CHP KESTEL İLÇE BAŞKANLIĞINDAN ZAM PROTESTOSU
CHP Kestel İlçe başkanlığı ardı arkası kesilmeyen zamları protesto etmek için bugüm Kestel Cumhuriyet Meydanında bir basın açıklaması düzenledi. İlçe başkanı Hatice Doğan özetle şunları dile getirdi.:
Bugün Kestel halkımızın en temel sorunu olan geçim sıkıntısına ilişkin görüşlerimizi paylaşmak istiyorum. Tek sorun geçim sıkıntısı da değil ama bu konu evde mutfakta kaynayamayan tencereyi ilgilendirdiğinden, öncelikli olarak ele alınmayı hak ediyor. “3Y ile, yani yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadele edeceğiz” diyerek başlayan AKP iktidarı 21. yılını geride bırakırken, bakıyoruz ki ülkemiz ne yolsuzluktan kurtuldu, ne yoksulluğu yenebildiler ne de yasaklarla mücadele söz konusu oldu. Hatta çok net söyleyelim, yasaklar ve hak-hukuk tanımayan yasadışı uygulamalar konusunda Uganda ile aynı teraziye konduğumuz bir döneme geldik ki, sadece bu ayıp bile AKP’ye ömür boyu yeter. Hukuksuzluk, yolsuzluklar devam ediyor, yabancı sermaye arkasına bile bakmadan ülkemizi terk edip gitti. Elde kaldı yoksulluk.
AKP SÖZÜNÜ TUTMADI
Hani AKP iktidarı ve Recep Tayyip Erdoğan yoksulluğu bitirecekti? Bitti mi yoksulluk? İşçinin, emeklinin, dar gelirlinin, sabit ücretlinin, memurun geçim derdi bitti mi? Dul ve yetimlerin yüzü güldü mü? AKP iktidarı yoksullukla mücadele sözünü tuttu mu? Ülkemizin dar boğazdan geçtiği, sıkıntıların sabrımızı zorladığı birçok zamanlar yaşadık ama hiç böylesine derin bir kriz ortamıyla karşı karşıya kalmamıştık. Kriz deyince, kendilerini “Her yerde kriz var” diye savunuyorlar… Bizi kıskana kıskana ortadan ikiye çatladığı iddia edilen Almanya’dan hiç kriz haberi duyuyor musunuz? Fransa’da kriz var diye bir tane manşet haber gördünüz mü? “Raflar boş, raflar boş” diye iddia ettikleri Avrupa ülkelerinde yıllık enflasyon yüzde kaç olmuş? Üstelik yaptıkları işi ciddiye alan saygıdeğer kuruluşların rakamlarını değil, ikbal beklentisini ve bütün operasyonlarını “Tayyip Erdoğan’ı üzmemek” üzerine kurmuş istatistik kurumu olan resmi TÜİK rakamlarıyla söylüyorum. Bizde aylık ortalama yüzde 5 enflasyon yaşanırken, Yıllık toplam enflasyonu yüzde 5’in üzerinde olan Avrupa ülkesi var mı? Ama sorarsanız, Almanlar Türkiye’yi kıskançlıktan çatlamış… İnanın buna çocuklar bile güler… Ama bir bakıyorsunuz, Tayyip Erdoğan iktidarı 2002 yılındaki “yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklarla mücadele” vaadini aradan 21 yıl geçtikten sonra yine tekrarlıyor… Elinizden tutan mı var, 21 yıldır niye yapmadınız?
STAJ MAĞDURLARI ORTADA KALDI
Halkımızın karşı karşıya kaldığı hukuksuzluklardan biri, emeklilikte yaşa takılanlar, yani EYT’lilerdi. Bu sorunu çözmemek için çok ayak direttiler ama sonunda, bizce yetersiz de olsa bir adım atmak zorunda kaldılar. Kısmi bir düzelme oldu. Ama emekliliği hak edip başvuran ama hala emekliliği kaç aydır gerçekleşmemiş binlerce kişi var. Bu nasıl iştir? Neden bitirmiyorsunuz bu sorunu, neden tümüyle çözmüyorsunuz? Staj mağdurlarını neden ortada bıraktınız? Değerli hemşerilerim, Bu iktidarın ortaya koyduğu son faciada, yılbaşından önce zam beklentisi içerisinde olan emeklinin hayalleriyle oynamak oldu. Kök maaş aldatmacası ile zam yapılıyormuş gibi gösterilip zam alamayan ekim ayında bir düzenleme bekliyordu. Öyle ya! Cumhuriyet’in 100’ncü yılında AKP iktidarı yoksulluğa mahkum ettiği emeklinin derdine belki bir nebze ilaç olurdu. Olmadı tabii… İmtiyazlı iş insanlarına gelince, vergi affı, iki dudak arasında… Gelsin teşvikler, gitsin ödemeler.. Ama vatandaşa gelince, bütçe imkanları yetersiz… Emekli ekim ayında maaşa yapılacak zam bekleyedursun, zam yerine şapkadan tavşan çıktı… Her emekliye bir kereye mahsus 5 bin lira sus payı.. Alın bu 5 bin lirayı, sesinizi kesin dediler yani özetle… Ve maalesef bunu bile şöyle eli yüzü düzgün bir şekilde yapmadılar. Çalışan emekliye ikramiye yok! 30-40 bin lira alan, çalışmak zorunda kalmayan emekliye 5 bin lira ikramiye var… 7.500 lirayla geçinemediği için ek çalışmak zorunda kalan, o ilave gelirle geçimini sağladığı da şüpheli emekliye 5 bin lira yok… Bu nasıl bir saçmalıktır? Bu nasıl bir bozuk düzendir? Kayıt içinde SSK’lı çalışan o emekli SGK’ya ilave prim kazandırıyor… Salt tüketici olarak yaşamıyor, üretiyor, ülke ekonomisine katkı sağlıyor. Ama ona ikramiye yok. Yani açıkça ifade etmek gerekirse, çalışır durumdaki emekli cezalandırılıyor. Emekliler böyle bir zulmü hak etmedi… Türkiye’ye yakışmayan bir çifte standart ortadadır. AKP’nin sadaka siyasetinin ülkemizi getirdiği nokta budur. Neden seçim öncesi ziyaretlerinde “CHP gelirse, sosyal yardımlar kesilir” yalanına sarılıyorlar sanıyorsunuz. Çünkü AKP’nin taktiği açık ve net! Vatandaşı geçinemez hale getireceksin, yardıma muhtaç edeceksin, sonra da o vatandaşa AKP aracılığıyla sosyal yardımlar sağlayıp, ömür boyu oyunu alacaksın! Bunu yapamadıklarında kendi geleceklerini garantide görmüyorlar.
SOSYAL YARDIM KESİLİR YALANI
Bütün emeklileri sefalet ücretine mahkum edip, sosyal yardıma, yani AKP’ye muhtaç hale getirmeye çalışıyorlar. Sonrası kolay… “CHP gelirse bütün sosyal yardımlar kesilir, aman haaa!” diyecekler, “Oyunuzu bize verin, bu devran devam etsin!” Bu oyuna bir son vermenin zamanı gelmedi mi? Tarım kesimi ayrı facia… Aynı zamanda bir tarım ülkesi olan, dört mevsimi ayrı güzel Türkiye, Bir zamanlar, tarımda kendi kendine yeten 7 ülkeden biri diye övündüğümüz Türkiye, Bu güzel ülkemiz, bugün tarım ürünleri ithalat cennetine döndü. Çiftçimiz desteklenmediği gibi, tam hasat zamanlarında ithalatla terbiye edilmeye çalışıldığı ve bu haksız rekabetle mücadele edemediği için, Köylümüz, çiftçimiz, üretmiyor, üretemiyor… Bizim çiftçimiz burada yoksulluktan kıvranırken, taaa Kanada’dan mercimek getiriyoruz… Saman ithal ediyoruz, gerisini siz anlayın artık… Geldiğimiz noktada bir pazar çantası, eğer çok tutumlu davranırsanız 500-600 liraya doluyor. Ne aldık da, bu kadar para gitti? Bamya pazarda 100 lira… Barbunya 50 lira, taze fasulye 25 lira… Bildiğiniz ince kıl biberin kilosu 40 lira… Patlıcan ve kabak 15, domates 20 lira… Yerli marul 25-30 lira.. Daha ben ne anlatayım? Asgari ücret 11.500 lira… kirası, elektriği, suyu, faturaları, çocukların eğitim masrafları… Bu insanlar nasıl geçinecek? O pazar çantası nasıl dolacak? Emeklilerin yüzde 80’ini 7.500 liraya mahkum etmişsin… Nasıl geçinecek bu insanlar? Ne yiyip içecek? Feryatlar arşı aştı… Mısır’da Sağır Sultan bile duydu… Bizimkinde ‘tıs’ yok…. Değerli hemşerilerim, değerli basın mensupları, Ülkemizde bunlar yaşanırken, ilçemizde yaşanan sıkıntılar farklımı? Cumhuriyet Halk Partisi Kestel ilçe örgütü olarak, Kestel’i boğan hava kirliliğinden bıktık, önlem alınsın, denetimler sıklıkla ve ciddiyetle yapılsın, Kestel halkı kansere mahkum edilmesin diye haykırıyoruz. Duyan var mı? Kestel Belediye Başkanı duyuyor mu mesela? Duyduğuna dair bir belirti var mı? Hava kirliliği konusunda denetim yaptığını göreniniz, duyanınız var mı? Ben söyleyeyim, AKP’nin Kestel’deki kadroları, belediyeleri, meclis üyeleri… Bunlar üç maymunu oynuyorlar. “Duymadık, görmedik, bilmiyoruz.” Duymadık, görmedik, bilmiyoruz demekle sorun bitiyor mu? 21 yılda gördük ki, bunların bir şey becerebileceği yok… Ekim ayının ortasına geldik… Birkaç gün sonra sobalar yanmaya başlayacak, yaz döneminde kısmen unuttuğumuz “Kirli Hava” Kestel’in üzerine kabus gibi çökecek yine! Kestel’i, Kestellileri, bu ilçede yaşayanları bu kabusa mahkûm eden bu zihniyeti bir kenara not edin, sevgili hemşehrilerim… Çok değil 6 ay sonra o sandık buraya gelecek… Ya hep birlikte insanca yaşayacağız ya da AKP’nin bize reva gördüğü bu zulme boyun eğeceğiz. Kestel’de, Kestelliler de yalnız değil… Önce bu zihniyeti o sandığa gömeceğiz… Kestel Belediyesi’ne sosyal demokrat belediyeciliğin bayrağını asacağız. Sadaka ekonomisi değil, herkesin üretimden payını aldığı bir düzeni kuracağız. Yandaşa peşkeş düzenine son vereceğiz. Aydınlık bir geleceği hep birlikte kuracağız… Herkesin insanca yaşayabileceği bir Kestel için her birimiz ter dökeceğiz. Çalışacağız ve hep birlikte kazanacağız.
BU MEMLEKETİN İNSANLARI BUNU HAKETMİYOR
İlçe başkanından sonra söz alan CHP Bursa İl başkanı Nihat Yeşiltaş, “Ülkemiz şuan açlık ile karşı karşıya. Balkın dün Eskişehir de bir üniversite öğrencisi, kantinden alış veriş yapmaya parası olmadığı için, kantinde kendi canına kıydı. Bir anne sütü kesildiği için çocuğuna şekerli su içirmek zorunda kaldı. Bir baba oğluna pantolon alamadığı için canına kıydı. Hergün bu gibi haberlerle karşılaşıyoruz, güne bu derece kötü haberler duyarak başlıyoruz. Ama, yoksulluk kader değildir. Bu memleketin emekçi, aydın, yurtsever insanları bunları hak etmiyor. AKP iktidarda kalabilmek için, yardımların kesileceği bahanesini uyduruyor ve her geçen gün ülkeyi yoksulluğa sürüklüyor. Bakın İstanbul da yardımlar kesildi mi, aksine üç kat arttı. 6 ay sonra, bizler bunun hesabını sormak için sandık başına gideceğiz. Bu sefer gelin hep birlikte bu kötü gidişata bir dur diyelim” dedi.