ÇATSANDER; Kentimizin üzerindeki bu kara leke Cumhuriyet tarihinin en büyük peşkeşi
Bursa Dokumacılar Odası ve Çataltepe Mağdurları, ithal kumaşın yerli ve milli Bursalı dokuma tekstil esnafını mağdur etmesi hakkında Bursa Milletvekili Prof. Dr. Kayıhan Pala ile sıkıntılarını dile getirmek amacıyla buluştu.
SİMLANUR İNCE / BURSADA BUGÜN
Bursa Dokumacılar Odası ve Çataltepe Mağdurları sorunlarını dile getirmek amacıyla CHP Bursa Milletvekili Prof. Dr. Kayıhan Pala ile bir araya geldi.
Bursa Dokumacılar Odası Başkanı Aydın Çitil’in konuşmasından satır başları şöyle;
Tankın yerlisi, iha’nın yerlisi, silahın yerlisi, otomobilin yerlisi, neden ithal kumaş diyoruz.
Çin ve uzak doğu ülkelerinden dahilde işleme izin belgesinin verdiği gümrük avantajları ile yurdumuza gelen ithal dampingli kumaşların gerçek ihtiyaçtan fazla getirilerek iç piyasada kumaş olarak satılması ve sektörümüzün kötüleşmesine sebep olmaktadır.Devlet gerekli önlemleri almaya çalışıyor ama yetersiz kalıyor. Son yıllarda Avrupa da ki ülkeler de şirketler kuran ithalatçılar ithal ürünlere, tekstil kumaş üretimi ile uzaktan yakından hiç alakası olmayan Romanya,Bulgaristan, Kosova, Hollanda, Belçika, Yunanistan, Polonya, Mısır, gibi ülkeler üzerinden sanki orada imal edilmiş gibi menşei kazandırılarak A.B gümrük asaları gereği ülkemize gümrüksüz ve denetimsiz olarak sokulmaktadır.
“BURSA’MIZIN ESNAFI VE TÜRK TEKSTİL SEKTÖRÜ İÇİN ELLERİNDEN NE GELİYORSA YAPMALARINI BEKLİYORUZ”
Bu durum kaçakçılık ve yolsuzluktur. Ülkemiz bu şebekeler yüzünden milyarlarca dolar zarara uğratılmaktadır. Yurt içinde ki binlerce tekstil firması ve bu işletmelerde çalışan yüz binlerce kalifiye elemanlar işsiz kalmaktadır. 3 ay önce odamız bünyesinde bir imza kampanyası başlattık.
İthal kumaştan etkilenen firmaların imzalarını aldık. 550 küsür imza topladık. Milyonlarca liralık yatırımları olan devlete vergi ve katma değer kazandıran bu firmaların ne yazık ki %65 ‘ i şu sıralar işletmelerini kapatmış durumdalar. Toplumsal infiallere neden olmamak için devletimizin ilgili bakanlıkları ivedi bir şekilde kararlı olarak önlemlerini almalı. Bu yolsuzlukları yapıp devletimizi ve sektörümüzü zarara uğratan kişiler, firmalar tespit edilip gereken caydırıcı cezalar verilmeli.Sayın Vekillerimizden talebimiz bu konuda TBMM soru önergesi dahil Bursamızın esnafı ve türk tekstil sektörü için ellerinden ne geliyorsa yapmalarını bekliyoruz.
“SİZ DEĞERLİ VEKİLLERİMİZDEN GEREĞİNİN YAPILMASINI ARZU EDİYORUZ”
Bursa‘da 3000 kişiden oluşan ve 20 meslek mensubu ilgilendiren bir projemiz daha var.
Sizi Türkiye Büyük Millet Meclisinde ki makamınızdaki ziyaretimiz de dosyasını size takdim ettiğimiz Çataltepe Sanayi Sitesi Projesi ve akabinde 2945 kişinin çataltepe mağduru olmasına vesile olan bir kent sorunumuz daha var. Devletimizin imkanları ve makamları yanıltarak Bursa esnafımız mağduriyet yaşamaktadırlar.
Şehrin içinde 7 mahallede evlerle iç içe düzensiz bir şekilde ve fahiş kiralarla karşı karşıya kalarak işlerini devam ettirmeye çalışan işletmelerinizin bu durumlarını düzeltmek ve gerçek hak sahiplerin haklarının teslim edilmesine çalışıyoruz. Kentimizin üzerindeki bu kara leke Cumhuriyet tarihinin en büyük peşkeşi diye adlandırdığımız bu durumun düzelmesi ve adaletin yerini bulması için biz mağdurlar olarak seçilmiş olan siz değerli vekillerimizden gereğinin yapılmasını diliyor ve arzu ediyoruz.
CHP Bursa Milletvekili Kayıhan Pala’nın konuşmasından satır başları şöyle;
Başkanımızın verdiği dosyaları incelememden edindiğim iki tane önemli problem var. Birincisi ithal kumaşın getiriliyor olması nedeniyle tekstil sektörünün yaşadığı sıkıntılar. Ikincisi de yolsuzluk iddiası. Şimdi yolsuzluk iddiaları için tartışmaya gerek yok. Öyle bir iddia varsa bu ülkenin hukuk sistemi, bu ülkenin güvenlik sistemi, bu ülkenin kamu yönetimi bunu mutlaka incelemek zorundadır. Onun incelenmesi için bir çaba içerisinde olacağız. Bu konuyu bir tartışma konusu bile yapmıyorum. Yani bu ülkede hiçbir konuda kamu yönetiminin hiçbir yolsuzluğa, hiçbir kayırmacılığa, hiçbir haksız kazanca izin vermemesi gerek. Dolayısıyla onunla tartışma dışı tutuyorum. Ama ithal kumaş konusunda şimdi samimi olmak zorundayız arkadaşlar. Oda başkanımız dedi ki her şeyin yerlisini söylüyorlar. Kumaşa gelince ithalat mı var? Ben burada sizden farklı düşünüyorum. Eğer siz de böyle düşünüyorsanız. Bir kere her şeyin yerlisini filan düşünmüyorlar arkadaşlar. Bunun bir adını koyalım. Eğer sistemin ne olduğunu anlamazsa karşımıza gelen konuları değerlendirmekte zorlanırız.
“İTHAL KUMAŞ MESELESİ İTHAL DOMATESTEN, İTHAL ARPADAN AYRI BİR MESELE DEĞİL”
Geldiğimiz nokta şudur. Parası olan küresel sermaye yalnızca yerli sermaye değil. Parasına en fazla nerede kazanç elde edebiliyorsa parayı oraya götürüyor. Çin’de götürebildiği zaman en fazla parayı Çin’e götürüyordu. Amerikan Başkanı Trump önüne bazen engeller koydu. Amerikan sermayesi Çin’den başka yerlere gitmeye başladı. Türkiye’de ise Türkiye’ye getirir. Romanya’daysa Romanya’ya götürür. Dolayısıyla bu küresel kapitalist sistemin adını koymadan ve Türkiye’deki Adalet ve Kalkınma Partisi yönetimini bu sistemin bir parçası olduğunu kabul etmeden bir adım yukarı gidemez. Bunu çok net görmek lazım. İthal kumaş meselesi ithal domatesten, ithal arpadan, ithal etten, ithal ilaçtan ayrı bir mesele değil.
“CHP’NİN MECLİSTE MÜCADELESİYLE OLACAK İŞ DEĞİL BU”
Eğer sistemle ilgili sorunları görmezden gelerek bir tane soru önergesi, bir tane meclis araştırmasıyla bu sorunun çözülebileceğini düşünüyorsak açık söyleyeyim, gerçekçi değil. Elimizden gelen mücadeleyi verelim. Ama bu mücadeleyi verirken bir tek Milletvekilinin ya da bir tek Cumhuriyet Halk Partisi’nin mecliste mücadelesiyle olacak iş değil bu. Bu ülkeyi yöneten, merkezi yönetime bu kenti yöneten büyükşehire ve ilçe belediyelerine sizlerin söyleyecek sözleri olmalı. Çataltepe hikayesini de okudum. Oradaki temel sorunlara baktığımızda karşımıza Bakanlık ve Büyükşehir Belediyesi çıkıyor. Doğru mu? Evet. Şimdi bakanlık da bizde değil, büyükşehir belediyesi de bizde değil. Sorunları dile getirerek ben belki sizin kafanızda ya tamam milletvekili de gündeme getirdi diye iyi bir imaj bırakabilirim. Ama açık söyleyeyim. Bu yaklaşımlardan hepimizin uzaklaşması lazım. Mesele sorunları dile getirmek değil. Mesele sorunları çözmek olmalı. O zaman nasıl çözeceğimize birlikte karar verelim. Biz üstümüze düşeni yapalım. Ama siz de üstünüze düşeni yapın. Bu sistem böyle devam edecek olursa emin olun üç sene, beş sene sonra başkan buraya siz toplamaya geldiğinde daha az sayıda insan, daha çökkün suratlar, daha umutsuz bakışlar karşımıza çıkacak. Bir kere sorunun kökünü saptamalıyız ki nasıl çözebileceğimizi daha doğru ele alabilelim. Bu böyle bir kararnameyle bir imzayla çözülecek bir mesele değil. Gerçekten bu ülkenin yerli ve milli değerlerini ön plana çıkartacak yerel ve ulusal politikalara ihtiyaç var. Bu politikalara hep birlikte zorlamalıyız diyerek burada sözü bitireyim.