TÜİK, aralık ayına ilişkin enflasyon rakamlarını dün açıkladı. TÜFE Aralık 2021’de yüzde 13,58, Yİ-ÜFE yüzde 19,08 arttı. Yıllık enflasyon, tüketici fiyatlarında yüzde 36,08, yurt içi üretici fiyatlarında yüzde 79,89’a ulaştı.
Yıllık enflasyon yüzde 36,08 ile 2002 yılından bu yana gördüğü en yüksek seviyeye çıktı.
NOSAB Yönetim Kurulu Başkanı Erol Gülmez, “TÜİK artık bildiğiniz gibi güven vermeyen bir kurum haline geldi. Çünkü reel değerlerle TÜİK’in değerleri uzun zamandan beri çakışmıyor. Bunu hepimiz biliyoruz. Aslında yüzde 36’yı geçen yıllık enflasyon reelde yüzde 50’nin üzerinde gibi bir inancımız var. Bunu da gelen artışlardan, zamlardan, girdi maliyetlerimizden görebiliyoruz. Kesinlikle yüzde 50’nin üzerinde bir enflasyonla kapattık biz 2021’i. Zaten üretici ile tüketici arasındaki enflasyon makasının da o kadar açık olmasının bir anlamı olmalı. Yani biri yüzde 80 yaklaşık, biri de 36. O nedenle TÜİK’in rakamlarını çok inandırıcı ve doğru bulmuyoruz. Bu reel faizlerde de böyle aslında” şeklinde konuştu.
“Bizdeki ihracatın yüzde 60-70’i ithalata dayalı”
Gülmez, “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası‘nın yayımladığı uygulama talimatına göre, ihracat bedelinin yüzde 25’i düzenlendiği tarihteki işlem kuru üzerinden TCMB’ye satılmak üzere belgeyi düzenleyen bankaya satılacak. Bu çok doğru değil. Sürekli olarak ekonomik parametrelerle oynarsanız başka yerlerden patlamaya sebep oluyor bu durum. Ben ihracatçıyım diyelim dövize ihtiyacım var. Yatırımımı dövizle yapmışım, borçlanmamı dövizle yapmışım, bir sürü girdim dövizle. Bizdeki ihracatın yüzde 60-70’i ithalata dayalı bir ihracat. Biz teknolojik ürün falan satmıyoruz, dünyadaki en ucuz iş gücümüzü ihracat yapıyoruz aslında. O nedenle ihracatçıya sen kazandığın dövizi şu şartlarla şu oranda şu şekilde harcayacaksın, bozduracaksın vs. derseniz onun dövize ihtiyacı var bir gün sonra gidecek alış kurundan tekrar döviz almak zorunda kalacak. Ne olacak ihracatçıya ek bir maliyet getirmiş olacaksınız. Yani doğru şeyler değil bunlar” dedi.
“İhracatçı zarar etti”
“İşin doğası gereği ihracat yapan firmalar kendi ülkelerinde devalüasyon olduğunda çok para kazanırlar. Çünkü Türk Lirası olan girdi maliyetleri vardır onlar sabit kalacağı için ve ihracattan gelen para sürekli artacağı için devalüasyondan dolayı daha fazla para kazanırlar bu işin doğası gereğidir ama 2021 böyle olmadı” görüşünü dile getiren Başkan Gülmez, “İki tane şirketim var birinde yüzde 75 oranında ihracat yapıyorum zarar ediyoruz. Sebebi şu emtia fiyatları 2021 yılında tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de döviz bazında arttı. Yani ben bir yıl önce 630 dolara Erdemir’den aldığım ham maddeyi, sacı, 1.200 dolara alıyorum şimdi. Yurt dışı satışlarımızın tahsilat ortalaması vade olarak ortalama 90 gündür. Yani ben bugün 630 dolardan ham maddeyi alıyorum, müşterimle de 6 ay-1 yıllık bazen sözleşmeler yapıyorum bu rakamlarla bu girdilerle ve malımı satıp 90 gün sonra o ham maddeyi almaya kalktığımda 750 dolar, 800 dolar olmuş oluyor bu 1.200 dolara kadar çıktı. Döviz bazında yüzde 100 arttı emtia fiyatları. Dolayısıyla böyle olunca ihracatçı da zarar etti. Sattığımızı yerine koymakta çok zorlandık. 2021 çok zor bir yıl oldu. İhracatta hep rekorlar kırıyoruz ancak ithalatımıza da bakmamız lazım. Orada da rekorlar kırıyoruz. İhracatın büyümesinin sebebi aslında pandemi. Bu pandemiden dolayı tedarik zinciri Çin’den müthiş şekilde Doğu Avrupa ve Türkiye gibi ülkelere döndü. Doğu Avrupa’da Türkiye’ye rakip olacak hiçbir ülke yok. Polonya’sı, Çekya’sı, Romanya’sı vs. bunların nüfusu çok az, genç nüfusunun çoğu Avrupa Birliği üyesi olmalarından dolayı Batı Avrupa’da yaşıyorlar. İş gücü yok orada hiç, o nedenle biz çok şanslıyız ülke olarak aslında her şey doğru yapılabilse bu ihracat rekorlarını katlayarak kırabiliriz” ifadelerini kullandı.
“İlk defa bütçe yapmadan bir yıla girdik”
Gülmez, “İş insanlarının bir işi doğru yapabilmek için istikrara ihtiyacı vardır. Dolar 50 lira olacaksa 50 lira olmalı, 5 lira olacaksa 5 lira olmalı biz de kartlarımızı yeniden karıp, ona göre pozisyonumuzu alıp işimize devam etmeliyiz. Ancak döviz kuru çok hareketli olunca bunu yönetmek teknik olarak mümkün değil. Sıkıntımız bu. Bilançolarımız bu durumdan ötürü felaket bozuluyor. Ham maddeyle ilgili ileri tarihli fiyat ön göremiyoruz. 30 yıldır sektördeyim ilk defa bütçe yapmadan bir yıla girdik” açıklamasında bulundu.
“80 bin lira ödeyen bir firmanın elektrik maliyeti 200 bin liraya çıktı”
Erol Gülmez, “Biz artık her ay farklı bir enerji maliyetiyle karşılaştığımız için işte en son zam ne zaman geldi ne kadar geldi ayarını kaçırdık! Bir de kademeli bir tarifeye geçildi o işi daha da zorlaştırdı. Enerji maliyetlerinde ortalama elektrikte olsun doğal gazda olsun yüzde 250’lere dayandı artış. NOSAB olarak biz dağıtıcıyız aynı zamanda bugün bir sanayici arkadaş geldi 80 bin lira aylık bizden elektrik alıyormuş 125 bin lira gelmiş… Dedim ki 31 Aralık zammı bunda yok. O zaman ne kadar gelecek dedi 200 bin lira dedim. Yani 80 bin lira ödeyen bir firmanın elektrik maliyeti iki-üç ayın sonunda 200 bin liraya çıktı. Bu gazda da böyle bu yönetilebilir bir şey değil. Enerji maliyetlerini bir ara konutlara yansıtmadılar komple sanayiciye yansıttılar. Siz hem ülkenin kurtuluşu ihracat olacak diyorsunuz hem ihracatçıya sürekli ilave yükler yüklüyorsunuz bu da doğru değil. Enerjiyi kim kullanıyorsa parasını onun ödemesi lazım ve ne kadar kullanıyorsa o kadar ödemesi lazım. Çok fazla tüketen fazla fatura ödemek zorunda bırakılarak cezalandırılmamalı. O zaman ben fazla üretimi yapmamaya çalışırım çünkü bana diyorsun ki fazla ihracat yap ama fazla ihracat yaptığımda enerji faturam ikiye katlanıyor. Bu maliyetimin ikiye katlanması anlamına geliyor. O nedenle aksi olmalı. Benim ihracatım yükseldikçe indirim yapılmalı, teşvik olmalı” dedi.
“Hiçbir kamu bankası kredi vermiyor”
NOSAB Yönetim Kurulu Başkanı Erol Gülmez, sözlerini şöyle tamamladı:
“Hiçbir kamu bankası limitiniz olmasına rağmen kredi vermiyor bu net. Verseler de çok sembolik veriyorlar. Örnek verecek olursak diyelim ki 10 milyon açık limitiniz var size 100 bin lira falan onu da çok zorlarsanız veriyorlar. Onu da vermek istemiyor aslında kullandığınız krediyi EFT yapamazsınız diyor. Diyorum ki ben müşterime göndereceğim o parayı, alıp yemeyeceğim ki ben sanayiciyim yani lazım olduğu için faizle para alıyorum… Havale yapabilirsiniz sadece deniyor yani benim bankada hesabı olan bir müşterine verebilirsin diyor biz tutuyoruz müşterilerin hepsine kredi kullandığımız kamu bankasından hesap açtırıyoruz. Başka şartları da var. Sembolik olarak verdikleri parayı da vermemek için her türlü zorluğu yapıyorlar. Özel bankalarda şu anda yüzde 38-40 arasında reel faiz var. Zaten bakın politika faizi yüzde 14 ama kamu bankaları onun için veremiyor aynı kamu bankaları yüzde 19’la yüzde 21’le mevduat topluyorlar. Yani siz parayı 19’la 21’le toplayıp 14’le veremezsiniz. İşin doğasına aykırı bu durum bundan ötürü vermiyorlar.”
NOSAB Yönetim Kurulu Başkanı Erol Gülmez’in açıklamalarının tamamını videomuzdan izleyebilirsiniz.