Memleket Partisi, Gelişim ve Demokrasi Partisi, Demokratik Sol Parti, Genç Parti, Doğru Parti, Türkiye Değişim Partisi, Bağımsız Türkiye Partisi, Cihan Partisi ve Liberal Demokrat Parti Bursa İl Başkanlarının katıldığı basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
BURSA’DA EĞİTİM İÇLER ACISI
” Eğitimdir ki bir ulusu, özgür , bağımsız ve şanlı bir toplum halinde yaşatır, ya da yoksulluğa ve tutsaklığa sürükler.”
(M.Kemal ATATÜRK)
Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün öngörüsünün ne denli önemli ve yerinde olduğunu Bursa’daki eğitim uygulamalarından somut biçimde görebiliyoruz. Eğitim, nitelikli olursa imece yöntemi ile yapılan Köy Okulları, tarihe altın harflerle yazılan Köy Enstitüleri kurulur. Eğitim geriye gittikçe, insanlar yoksullaşır, toplum geriye gider.
Eğitim, bir bilim dalında , belli bir konuda bilgi ve beceri kazandırmaktır. Yeni kuşakların toplumsal yaşamda yerlerini almaları için kişiliklerini geliştirmektir. Bireylere istendik davranışlar kazandırmak, onları her yönden geliştirmektir.
Bu tanımlara ne denli uyulmakta; ne denli özen gösterilmektedir? Bursa özelinde eğitim uygulamaları bize gereken yanıtı verecektir sanırım.
Marmara depreminin üzerinden yıllar geçti. İki yıldır da Corona salgını ile uğraştık. Okulların açılacağı tarih, aylar öncesinden duyuruldu. Her nedense okulların yıkım kararı , okulların açılacağı zaman açıklandı.
Resmî makamlardan alınan bilgilere göre (42) kırkiki okul için yıkım kararı alındı. Gerekçe , deprem riski taşımalarıymış . Duyumlara göre yıkılmış ya da yıkılacak okul sayısı yetmiş (70) dolayında.
Yıkım kararı alınan (42) okuldan kimileri aynı bahçedeki öbür bloklara; diğerleri ise kayıt çevresine yakın okullara yönlendirildi.
Tarihsel değeri olan Tophane Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin birtakım bölümleri ile Demirtaşpaşa Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi yıkıldı ama yerine yenileri yapılmadı. Bursa sanayisine ara eleman yetiştiren bu okulların yıkılması, meslek okullarına vurulmuş bir darbedir.
İlkokul öğrencilerinin , lise binalarına yönlendirilmesi, çocuklar için sorunlar yaratıyor. Liselerin fiziksel koşulları , ilkokul öğrencileri için uygun değil. Örneğin oturdukları sıralara yetişemiyorlar.
Kent içinde taşımalı eğitim uygulanıyor. Alınan bilgilere göre 900- 2000 öğrencinin bir bölümü toplu taşıma araçlarıyla okullarına gidiyor ; kimileri ise servislerle taşınıyor. Öğrencilerin bir arada bulunmaları salgın riskini artırıyor.
Taşımalı eğitim nedeniyle okullarda ikili üçlü öğretime geçildi. Öğrenci ve öğretmenler, gün ışımadan sabahın kör karanlığında yollara düşüyor; öğrenciler ise gece geç saatlerde evlerine ulaşıyorlar. Bu durum öğretmenler ve öğrenciler açısından güvenlik sorunları oluşturuyor. Ayrıca okullarda güvenlik elemanı da yok. Okullara giren çıkan belli değil. Güvenliğin sağlanmadığı okullarda sağlıklı ve nitelikli bir eğitim yapılabilir mi? Yanıtımız elbette Hayır olacaktır.
Bir başka riskli yerler ise derslikler. Dersliklerde öğrenci sayısı ( sınıf mevcudu) 45- 50 arasında değişiyor. Çalışmakta olan öğretmenlerden edindiğimiz bilgilere derslikleri havalandırmada sorunlar yaşanıyor. 8Dersliklerde havalandırma sistemi olmadığı gibi teneffüslerin kısa süreli olması (5 dk.) nedeniyle derslikler yeterince havalandırılmıyor. Bu yüzden öğretmenler , ders boyunca pencereler açık olarak ders yapıyor. Cereyanda kalan öğretmen ve öğrenciler başka hastalıklarla uğraşıyorlar. Kaç dersliğin ve kaç öğrencinin karantinada olduğu bilinmiyor. Duyumlara göre bin (1.000) dolayında öğrencinin eğitimden uzak kaldığı söyleniyor. Ayrıca öğrencilerin %55 inin internet erişimine ulaşamadığı ve dersleri izleyemedikleri de aldığımız bilgiler arasındadır.
Dikkat çeken bir nokta da yıkım kararı alınan okulların adı. Nedense adı Atatürk olan, Cumhuriyet olan, Zübeyde Hanım olan okulların yıkılacak olması. Bir rastlantı olmadığı apaçık ortada.
Yıkım kararı alınan okulların pek çoğu Yıldırım İlçesinde. Bu ilçe göç alan bir bölge. Ailelerin eğitim düzeyi çok düşük. Maddi durumları yetersiz. Bir de öğrenciler , evlerinden uzak okullara gidiyor. Bu öğrenciler nasıl başarılı olacak?
Alınan bilgilere göre (63 ) binada güçlendirme çalışmaları tamamlanmış ; yıkım kararı alınan okullardan (9) dokuzu ihaleye çıkarılmış. Kaynak ise Avrupa Birliği’nin göçmen çocuklarının eğitimi için verdiği kaynaktan karşılanacakmış. Bu yılın sonuna dek ihale edilen okulların yapımı tamamlanacakmış. Bekleyip göreceğiz.
Bursa eğitiminin önemli sorunlarından biri de kadrolu öğretmen sayısının azlığı. Kadrolu öğretmenlerin boşluğu, öğretmen açığı ücretli öğretmenlerle dolduruluyor. Ülkemizin dördüncü (4.) büyük kenti olan Bursa’mızda ücretmenli öğretmen sayısında dördüncü sırada yer alıyor. Bu sayısal gerçek de Bursa’nın eğitimdeki yetersizliğini somut olarak ortaya koyuyor.
Öğretmenlerin kadrolu, sözleşmeli, ücretli vb. gibi ayrıştırılması ayrı bir sorun. Bu ayrışma, eğitim ve öğretim birliğini bozuyor. Öğretmenler arasında olması gereken birlikteliği ve dayanışmayı engelliyor.
Kalabalık sınıflar, aşıları tamamlanmamış öğretmenler, aynı binada birden çok yönetici ve öğretmen bulunan okullarla nitelikli eğitimden söz edilebilir mi? Derslik sayısı yetersiz olunca labaratuvarlar, resim ve müzik salonları , kitaplıklar bile derslik yapılmış. Öğrenciler, tüm sosyal etkinliklerden uzaklaşmış. Spor yapamaz, kitap okuyamaz, tiyatro oynayamaz, müzik dinleyemez duruma gelmişler. Okullarda belki biraz öğretim kalmış ama eğitim tümden kalkmış.
Bursa’da iktidar , eğitimden elini öylesine çekmiş, eğitimi öylesine kendi haline bırakmış ki . Özel okullar, devlet okullarından daha hızlı çoğalır olmuş. Halk , devlet okulundan umudunu kesince özel okullara yönelmiş. Devlet de kendi okullarını gözden çıkarmış ama özel okullara desteğini artırmış. Devlet okulunda öğrenci başına 50.TL dolayında bütçe ayırırken özel okul öğrencisine 5.000 TL teşvik vermiş. Nilüfer ilçemizde özel okul sayısı, devlet okullarının iki katına çıkmış.
Bursa’daki eğitim içler acısı. Eğitim ölmüş de ağlayanı yok.
Bursa’nın içler acısı eğitiminin iktidarın eğitime bakış açısından kaynaklandığını biliyoruz. Meclis gündemine alınan Öğretmen Kanunu da yozlaşmanın ve çürümenin örneğidir. Getirilmek istenen bu yasa öğretmene hiçbir iyileştirme yapmayacaktır. Zaten ayrışma içinde olanları daha da ayrıştıracaktır. Şimdi de başöğretmen , uzman öğretmen gibi bölünmelere neden olacaktır. Bizim bir tek başöğretmenimiz vardır. O da Mustafa Kemal Atatürk’tür.
Bursa İttifakı olarak diyoruz ki;
Gerçek bir meslek yasası, tüm eğitim çalışanlarının hakları dikkate alınarak hazırlanmalıdır.
Öğretmen aylıkları , milletvekili aylıklarına eşit olmalıdır.
Öğretmenlik mesleği tek tip olmalıdır. Ücretli, sözleşmeli öğretmen uygulamaları tarihe karışmalıdır. Öğretmenin emeğinin sömürülmesine son verilmelidir.
Öğretmenlik mesleği, eski saygın günlerine kavuşturulmalıdır.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
BURSA İTTİFAKI
Memleket Partisi
Gelişim ve Demokrasi Partisi
Demokratik Sol Parti
Genç Parti
Doğru Parti
Türkiye Değişim Partisi
Bağımsız Türkiye Partisi
Cihan Partisi
Liberal Demokrat Parti