Geçmiş dönem CHP Parti Meclis Üyesi Güler Buğday gazetecilerin deprem sınavını kaleme aldı. Buğday;
Bu tür gezilere katılacak davet almış gazetecilerde bu teklifleri kabul etmeyip her kuruşun felaketzedelere harcanmasını istesinler ve katliam gibi ölümlere sebep olunan ilk 3 günün ihmalinin hesabını sorsunlar!!!!!
Gerçek gazeteciler felaketin yaşandığı ilk andan itibaren ölümü göze alıp kendi olanakları ile her ilde onurlu mücadele verip insanüstü gayretle doğruları yazıp paylaşıp onur duyulacak görevler yaptılar.
Hatta bu yiğit, kul hakkına ve felakete uğrayanlara sahip çıkan gerçek gazeteciler, saldırılara uğruyor ama kimsenin reklam malzemesi olmadan gazetecilik yapıyorlar hepsine minnet ve şükran borçluyuz.
Bu gün 19 gün oldu. Hala tam olarak yaralar sarılamadı. Artık daha çok yardım yapılıyor ama hala sorunlar bitmedi.
Bu kadar zaman geçtikten sonra daha çok iktidar yanlısı belediyeler gazeteci taşıyarak kendi kurdukları çadır veya kontrenyırları gösterip kazan başında çorba karıştırıp dağıtan görselleri ile reklam yapıp siyasette pay kapma arzusundalar.
İyi niyetli gazetecileri de uyarıyorum:
Hiç kimse bu tezgâha düşmemeli ve bu kirli ve acımasız oyuna malzeme olmamalı.
Şu ana kadar bu ihmallere fazla müdahil olmayıp göz yumduysanız bile Antakya ve Defnede meydana gelen depremden sonra yaşanan felakete isyan eden Defne Belediye Başkanı’nın isyanını dinleyin.
“Yeter artık duyun sesimizi, bir çadır bile gönderemediniz, gıdaya ihtiyacımız var duyun sesimizi yapın görevinizi yeter atın beni de Silivri’ye” diye adeta ağlayan ve telefonu kapatan başkanın sesine ses olun.
İnsanın aklı mantığı almıyor vicdanlara sığmıyor ama insanlar ölülerine kefen, kendilerine barınacak bir çadır içecek bir şişe su ve bir bayat ekmek bile bulamadılar.
İşte o günlerde gerçek gazeteciler iktidarın ve kurumlarının olmadığı felaket bölgelerinde o çaresiz insanların sesi soluğu oldular.
Hatta ben o gazetecileri yazıp paylaştım.
Şimdi soruyorum herkes yazdıklarına ve paylaştıklarına baksın.
Hangi gazeteciler bu gerçekleri yazıp binlerce ölüme sebep olanlardan hesap sorup iktidarın ihmallerinin sebebini sordular?
Artık halk gerçekleri biliyor ve görüyor, kimin neyi nasıl hangi amaçla yaptığını da AKP ye oy vermiş ama enkaz başında can verenlerin feryadını duymayan Tek Adam ve tüm kurumların ilk 3 gününün hesabını soracağı günü bekliyor. .
Bu sefer AKP ve gereksiz partinin mensupları ne yaparlarsa yapsınlar gece gündüz yalan ve korkutma ile satılık kalemler ve televizyon şaklabanlarıyla gerçekleri değiştirmek için uğraşsınlar boşuna olacak.
Çünkü “Papaz bu sefer bu pilavı yemez…”
Çünkü bu enkaza; 21 yıldır ülkeyi soyan, yandaş varsıllaştıran, gerici tarikat ve cemaatleri besleyip dini kullanan Siyasal İslam’ın temsilcisi tek Adam Şahsın Devletinin kötü yönetimi sebep olmuştur.
10 ilimizde yaşanan ve ciddi ihmaller sonucu deprem felaketi adeta katliama dönüştü ve ölümlerin her türü yaşanıp acımız ve utancımız oldu.
İlk üç gün çaresiz hatta kendileri yaralı insanlar göçük altından “Beni kurtar… Bizi kurtarın…” feryatlarını çaresiz bir konumda göçük başında çok kötü hava koşullarında karda kıyamette akıllarını oynatarak gelecek yardımları beklediler.
Göçük altındaki insanlar bağıra bağıra ve birçoğu da yanarak veya donarak öldüler.
İlk anda iktidar ve sorumlular ile kurtarma görevi olan hiç kimse ortada yoktu.
Her zaman bu tür felaketlerin kurtarıcısı ordumuza askerimize ne yazık ki bölgede görev verilmemiş ve sayıları sınırlı asker münferit olarak vardı.
Her zaman bu tür göçük altında can veren tecrübeli madencilerimiz CHP Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz’ın feryatları ve taleplerine karşın bölgeye gönderilmemişti.
On ilde meydana gelen felaket o kadar ihmallere muhatap bırakıldı ki görevleri ülkede bu tür felaketleri önce engellemek, felaketler olduğu zamanda kurtarmakla olan “AFAD ve KIZILAY” ne yazık ki görevlerini yapamadılar.
Çünkü bu kurumlar liyakatsiz kişiler ve AKP yandaşı kadroların sömürüsü sonucu iktidarın örtülü ödeneği ve arka bahçesi olmuşlardı.
Bu felaket meydana geldiği andan itibaren CHP’li milletvekilleri anında görevlendirilip iktidarın tüm engellemeleri ve zorluklara karşın zorlukları aşarak her ilde felaketzedelerin yanında ve göçük başlarında oldular.
Ne yazık ki iktidar devleti ve kurumları çökertti.
Halklar “Devlet Nerede? Kızılay Nerede, Afad Nerede, İnsanlık Nerede? diye bağırıp feryat ettiler.
SON SÖZ:
Kimse kendince bahaneler uydurmasın veya insanları kandırmasın.
Belediyeler bu saatten sonra bölgeye gazeteci götürerek ancak kendi reklamlarını yapmak isterler.
Bir tek kör kuruşun bile bu reklam kokan gezilere harcanmasını vicdansızlık olarak niteliyor ve “HARAM OLSUN” diyorum.
Benim başka sözüm yok…
Kapatılan veya karartılan TV kanalların bakın. Ceza verilen gerçek televizyonlara bakın. Susmayan, sinmeyen, küçük kurnazlıklarla ön kesmeyen ve halkın sesi soluğu olan vicdan sahibi gazeteci, yazar veya demokrasi sevdalısı tüm insanlara teşekkürler.
Herkes yazılanlara baksın bir kez daha aldatılmasın ve ülkeyi felakete sürüklemiş olan bu yapıdan kurtulmak için bağrına taş basıp bu güne dek yiyip içip varsıllaştıkları bu haksız saltanat düzenine veda etsin.
Felaket gelince gerçek gazeteciler ve namuslu gönüllüler ve halkların kardeşliğine ihtiyaç var.
Gerisi kendi geleceklerini kurtarmak ve hakları aldatma ve algı
Bu kadar küçülenlere gazeteci denmez…
Sevgiyle, saygıyla, eşit yurttaşlar olarak barış ve kardeşlik duyguları ile özgür bir yaşam ve hakça paylaşılan bir düzende yaşayalım ve yaşatalım.