Bahri Palas Yazdı; DUVAR
Köşe yazarımız Bahri Palas makalesinde;
Duvar önemli bir yapı hayatımız için. Bütün gün çalışıp didinip yoruluyoruz ve günün sonunda da dört duvar arasında yani evimizde yorgunluğumuzu atmaya çalışıp dinlenebiliyoruz.
Her gün bir çok insanla iş için iletişime geçerken evimizin dört duvarı arasında bırakıp çıkıp gittiğimiz ailemizi , çoluk çocuğumuzu akşam olunca yine bu dört duvar arasında sarıp sarmalayabiliyoruz. Sorunlarını dinliyor çare oluyoruz.
Dışardaki insanların duymasını bilmesini istemediğimiz her şeyi yine bu dört duvar arasında konuşup , tartışıp kararlar veriyoruz.
Duvar önemli bir kavram elbette bazen düşünüyorum da bu dört duvar hayatımızdan çıkıverse hayat ne kadar güç olur bizler için. Giyinip soyunmak problem olur , tuvalet ihtiyacımızı karşılamak sorun olur , diğer insanların görmesini istemediğimiz her şeyi yaparken tedirgin oluruz.
Tamam tuğladan betondan duvarlar bizim için faydalı ama öyle duvarlar var ki hayatımızda onlar varken hayat daha bir çekilmez oluyor. Maalesef.
Cep telefonlarımız mesela , elimizden düşürmüyoruz sürekli elimizdeler . Olsun olmasına da duvar örüyoruz eşimize, çoluk çocuğumuza , ana babamıza, kardeşlerimize belki de tüm hayatımıza.
Farkında değiliz belki de sevdiklerimizle zaman geçirmektense elimizdeki telefonla paylaşımlara bakarak zaman geçirmek bize daha cazip geliyor. Ailemizle aramızda duvar üstüne duvar örüyoruz. Sonra birbiriyle iletişim kuramayan, birbirini anlamayan aile fertleri , kavgalar , hakaretler en sonunda boşanmalar. Kendimiz ördük ve yükselttik bu duvarları. Maalesef.
Farkında değiliz zannedersem ama iş yerlerin dede durum bundan farklı değil. Asrın hastalığı halini aldı. İşyerine elemen alıyorsun çalışsın bir şeyler üretsin , kendisine ve sana bir şeyler üretsin diye fakat daha arkanı dönüyorsun ki işi bırakmış telefon elinde. Bir söylüyorsun iki söylüyorsun ama anlatamıyorsun. Telefonla öyle bir özdeşleşiyor ki işi öğrenmesi zorlaşıyor patronu ile arasına betondan duvarlar örüyor ve sonrada zam bekliyor. Sen çıkarılmadığına dua et. Bu telefon bir gün senin sonun olur diyorsun anlatamıyorsun. Duvar üstüne duvar. Bu duvarlar yıkılmalı eski günlerdeki gibi patron baba şefkati ile çalışanlarını kucaklamalı , çalışanlar da işine ve patronuna gereken imtinayı göstermeli.
Okula giden öğrenciler için durum farklımı zannediyorsunuz. Durum yine aynı değişen bir şey yok. Anne baba boğazından kesiyor oğlum okusun diye üstünden başından kısıyor yavrum daha iyi dershanelere gitsin . Ders çalışsın diye başında pervane oluyor anne . Aman yavrumun dikkati dağılmasın. Derslerini daha iyi anlasın. Sonuç ders masası tamam, kitaplar defterler tamam. Kalem silgi masanın üzerin de ders çalışması için herşey tamam . Tamam da o masanın üzerinde çalışması gereken derslere, ana babaya duvar üstüne duvar ördürecek son modelinden bir telefon da tamam. Vay anam vay istediğin kadar okuyupta anlamaya çalış derslerini , kitaplarını seni o dersle arana duvar ören telefonunun bip bip diye gelen mesajların sesi olduğu müddetçe.
Biz örüyoruz bilmeyerek bu duvarları kendimize ve çevremize.
Daha çok üretebiliriz bu olayları sayfalarca da yazabiliriz, en acısı ne biliyormusunuz? Bilmeyerek kendimize ördüğümüz duvarlar. Maalesef.