Demokrat Zafer

Ahmet Koçak yazdı; SERPME KAHVALTI-1

Bursa Vatan Medya Gurubunun mümtaz emekli öğretmen yazarı Ahmet Koçak’tan dikkat çeken yazı

Gelecek, Deva, Saadet, Demokrat parti il başkanları Bursa için birleşip ittifak kurmuşlar.  Ortak muhalefet yapma kararı almışlar. Cumalıkızık Köyü’ndeki bir kahvaltı mekânında kahvaltı verip, basın açıklaması yapmak istemişler.

Yazarı olduğum Vatan Grubu Medya’da patronum olan Erdal Orhan katılmamı istedi. Aynı grupta köşe yazarlığı yapan Zeki Baştürk’ün otomobiliyle beni de alacağını söyledi.

Cumartesi saat 10.00’da yol kenarında bekledim. Zeki Bey geldi. Yakın zamanda ağır bir grip atlattığım için yanına oturmayıp arka koltuğa oturdum.

“Tabi ünlü, şöhretli, meşhur yazar olunca arka koltuğa yakışırsın.” diyerek her zamanki gibi takıldı.

“Eski milli eğitim müdürünü makam şoförü yapmak her öğretmene nasip olmaz” diye karşılık verdim.

Kahvaltı yerine ilk biz gittik. Bizden sonra iki genç kadın ve iki erkek geldiler. Basın toplantısı yapan partilerin ilçe başkanlarıymış.  Tanışma sırasında beni ilk kez gören bir kadın:

“Siz siyasetçi misiniz basın mensubu mu?”

“Basın mensubu olarak katıldım. Erdal Orhan’ı tanır mısınız?”

“Evet tanırım.”

“İşte onun gazetelerinde bedavadan haber ve köşe yazıları yazıyorum. Patronum Erdal çok vicdanlı biridir. Emekli maaşıyla geçim sıkıntısı çektiğimi bilir. “Adamı bedavadan çalıştırıyorum hiç olmazsa yemekli, kahvaltılı basın toplantılarına çağırayım da yesin içsin biraz güç toplasın, gazetelerimde yazmaya dermanı olsun” diye beni böyle toplantılara çağırır sağ olsun. Ben de elimden geldiğince yazar, karşılığını öderim.” dedim gülüştüler.

( Diğer patronum Turan Turan üç yılda iki kez yemek yedirdi. Onun gazetesinde karın tokluğuna yazıyorum, diyebilirim. Erdal’ın gazetelerinde üç yılı aşkın süredir haber yazıyor, köşe yazarlığı yapıyorum. Bir kez bile yemek ısmarladığı olmadı. O bir kez ısmarlasa karın tokluğuna çalışıyorum, diyeceğim ama o da olmadı. Umarım bu yazdıklarıma sansür uygulamaz.)

Salonda kahvaltı için hazırlıklar devam ediyor. Gazeteciler gelmeye başladı. Ünlü gazeteci, sokak röportajcısı Yusuf Yıldırım karşıma oturdu. Kahvaltılıklardan atıştırmaya başlayınca ben de başladın atıştırmaya. Ona:

“Yusuf Bey benden yaşça küçük ama gazetecilikte deneyimli birisin. Sen nasıl hareket edersen öyle hareket edeceğim. Sen hep milleti çekecek değilsin; ben de senin resmini çekeyim de gör.” dedim.

“Çek tabi abi. İlk kez bir gazeteci resmimi çekiyor.” dedi ve gördüğünüz artistik pozunu verdi.

Basın açıklaması kahvaltıdan sonra yapılacakmış. Başladık kahvaltı etmeye. Çaylar sıcak olsun diye çaydanlıkların altına tüplü altlıklar koydular. Çaydanlıklardan buhar çıkıyor.

Kahvaltı sonlarına doğru basın açıklaması başladı;

Dört partinin ortak mesajını okuyan DEVA Partisi Bursa İl Başkanı Tayfun Öztürk, Bursa’nın hak ettiği hizmetleri alma sürecine katkı sağlayacaklarını belirterek, ulaşım ve projelerde derin sorunlar yaşandığını söyledi. Başkan Öztürk sözlerine şöyle devam etti:

“Bursa’nın geleceğini şekillendirmek, kentimizin sorunlarını dile getirmek ve çözüm yollan sunmak amacıyla Gelecek Partisi, DEVA Partisi, Demokrat Parti ve Saadet Partisi il başkanları olarak bir araya gelerek düzenlediğimiz ilk basın toplantımıza hoş geldiniz.

Bugün sizlerle, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin faaliyetlerini değerlendirmek ve şehrimiz adına net bir tablo ortaya koymak üzere bir aradayız. Bu değerlendirme, Bursa’nın sorunlarının çözümü için zamanının geldiğinin altını çizmek amacını taşımaktadır. Ancak, bugün gelinen noktada, yeni projelerin hayata geçirilmediği ve geçmişten gelen projelerle ilgili kararlanın alınmadığı bir dönem yaşandığına şahit olmaktayız. Bu belirsizlik, kent yaşamına olumsuz etkiler yaratmakta ve Bursa halkını gelecekle ilgili kaygıya sevk etmektedir…”

Masalardaki tüm kahvaltılıklar olduğu gibi kaldı. Beni aldı;‘bu güzelim yiyeceklere ne olacak’ endişesi. Hatice annemizden bu yana; Emevilerde, Abbasilerde , Selçuklularda, ve Osmanlıda görülmeyen kadın işletmeci Atatürk Devrimlerinden sonra ülkemizde görülmeye, yaygınlaşmaya başladı. Bu lokantanın işletmecisi de çağdaş görünümlü bir kadındı.  Artan yemekleri otellerde çöpe attıklarını biliyorum. Bakalım bunlar ne yapıyorlarmış? Dışarı çıktım. İş yeri sahibi genç kadını bulup sordum:

“İyi günler hanımefendi. Güzel bir işletmeniz varmış. Bizi güzel ağırladınız. Çok teşekkür ederim. Kahvaltılıklar -bir kaçı hariç- olduğu gibi kaldı. Kalan yiyecekleri ne yapıyorsunuz?”

“Merak etmeyin beyefendi onlar çöpe gitmeyecek. Onları köydeki kedi, köpek, tavuk gibi hayvanlara yedireceğiz.” diye yanıtladı. Karnım tok olunca espri yeteneğim zirve yapar:

“Rica ederim hanımefendi! Bize kedi, köpek ve tavuklara vereceğiniz şeyleri mi yedirdiniz?” Beni yaşamında ilk kez gören ve esprilerime alışık olmayan kadın gülmek yerine yüzüme garip garip baktı. (Devamı önümüzdeki Cumaya)

ahmet.kocak16@hotmail.com.

 

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ