Demokrat Zafer

Ahmet Koçak yazdı; BURSA’DA GÜZEL ŞEYLER OLUYOR-1

Köşe yazarımız Ahmet Koçak makalesinde;

Seçim ve geçim bombardımanından bunaldığım bir akşam kitap tanıtım, şiir, şarkı aktivitesine katıldım. Bursa’da güzel şeyler oluyordu ve bu güzellikleri yazmasam olmazdı.

Ördekli Kültür Merkezi’ndeyim. Emekli ve çalışan Bursa’nın sanatseverleri salonu doldurmuş. Onlar da yaşamın getirdiği yüklerden kurtulmak, ferahlamak için sanatsal aktivitelerde bulunan bir avuç şanslı insandır. Pek çoğu şair ve yazardır. Üretiyor, ürettiklerini sergileyip tanıtıyor, dostluklar kazanıyor, hayatın yükünü dostlarıyla omuzluyorlar. Büyük salonun girişindeki masa üzerinde kitaplar var. Kitapların yazarı; siyah saçlı, beyaz tenli, beyaz entarili Şerife Tekmen TÜRK’e kitaplarıyla ilgili sorular sordum. O telaşının arasında tanımadığı birine sabır ve nezaketle yanıtlar verdi. Sağ olsun!

Sahnede telaşlı bir hazırlık var. Ses ve saz akortları yapılıyor…

Hayati Yıldırım, Uludağ Sanat Derneği başkanı ve Müzeyyen Senar Türk Sanat Müziği Korosu Şefi Hilmi Bozdemir’le tanıştıracağını söylemişti. Her ikisi de sahnede son hazırlıklarla uğraşıyorlardı. O telaş arasında yanlarına gittim. Hayati Bey elini sahneden aşağı, ben yukarı doğru uzatarak tokalaştık. Beni Hilmi Beyle tanıştırdı. İkisine de önceden imzaladığım “Kırmızı Pantolon” kitabımı uzattım. O iş yoğunluğu ve telaş arasında kitaplarım başlarına bela oldu. Ne yapacaklarını, nereye koyacaklarını şaşırdılar. Kitap değil ellerine el bombası vermişim gibi oldu.

Mahmut Yıldırır’a, tripotunu sahneyi en iyi yere konuşlandırmış Selahattin Seymen’e selam verdim, Yahya Kemal Beyatlı Ortaokulu’ndan emekli Yakup Beyin yanına oturdum.

Bu gün Metin Ataygül yok. Bakalım kimi yazacaksınız? diye sordu.

-Sizi yazarım.

Ben gezmem ki.

-Olsun. Hep oturduğunuzu yazarım o zaman, dedim.

Kitapsever Nezaket Bilici’ye önceden imzaladığım kitabımı uzattım. Yanındaki arkadaşı Hatice Türkmen Yurtseven’le tanıştırdı. Kültür Bakanlığı Halk Şairi unvanına sahip olduğunu söyledi. Onu seçmek ayıp olacağı için bir kitap da onun için imzalayıp takdim ettim.  Hatice Hanım da çantasından çıkardığı “Satırlar Arası Yolculuk” adlı şiir kitabını benim için imzaladı. Üreten insanların elinin altında her zaman hediye edecekleri bir şeyleri vardır.

Kenarda bir yere oturdum. Genç bir adamın tanımak istediğim yazarla ayaküstü konuştuğunu gördüm. O genç geldi önüme oturdu. “Kısmet ayağıma geldi” diye düşündüm. Genç adama, yazarın, mesleğini, nereden tanıdığını peş peşe sordum. Adı, Emrah Aydoğdu imiş genç adamın. Sorularımı, kafasındaki bir yığın soru işaretleri arasından geçirerek yanıtladı. Şair-Yazar Şerife Tekmen TÜRK onun Demirtaş Meslek Lisesi’nden edebiyat öğretmeni imiş. Şimdi Tophane Meslek Lisesi’nde görevine devam ediyormuş. Öğrencileri onu çok severlermiş. Emrah Bey, Uludağ Üniversitesi’nde memur olarak çalışıyormuş…

Yanında oturan, ben yaşlarda, kır saçlı adam arkaya dönüp:

Ne çok soru sordun? Yoksa sen gazeteci misin?

– Sayılırım.

Anladım zaten makineli tüfek gibi sorular sorup notlar almandan. Ben Son Havadis Gazetesi’nin sahibiydim. Gazetemi sattım. Birçok gazetem oldu. Köşe yazarlığı falan da yaptım. Aslında mesleğe matbaacı olarak başlamıştım. Halen gazeteciliğe devam ediyorum. Tayfun Talipoğlu’nun kameramanlığını yaptım uzun yıllar.

-Şimdi ne yapıyor Tayfun Talipoğlu.

Bir şey yapmıyor. O öldü ya. Sen nasıl gazetecisin?

-Ha! Ben onu “Ben Saadettin Teksoy, sokarım” diyen adamla karıştırdım. Gazeteciyim diye adları karıştırma özgürlüğüm yok mu? Sen de ilginç bir adam benziyorsun. Telefonunu verirsen dışarıda buluşuruz. Adınız nedir? (Projektörlerimin kendisine yönelmesinden rahatsız olduğu yüz ifadesine yansıdı.)

-Benim adım, Söylemen.

-Ne güzel adın varmış!

Bir köye bir eğitmen gelmiş. Adını sormuşlar “Söylemen” demiş.

-Peki, Söylemen Bey, program başladı. Sizinle program bitiminde görüşelim… (Devam edecek)

ahmet.kocak16@hotmail.com

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ