ABD Türk toplumunu dönüştürmek için sinemayı kullandı!
İddianın sahibi ebedi eserleriyle Bursa’nın nabzını tutan Ekrem Hayri Peker’in. Peker; ” Yeni kitabım 1950-1960 Yılları Arasında Yerel Basının Gözünde Bursa’da Sinema ve Magazin çalışmam yayınlandı. Bu ve diğer kitaplarımı (Emirsultan-Heykel Arasında Nostaljik Bir Gezinti, Altıparmak-Muradiye-Çekirge Arasında Nostaljik Bir Gezinti, Keşiş Dağındaki Zeus, Bursa’da Sinema, 1950-1960’lı Yıllarda Bursa’da Kültürel ve Sosyal Değişim ve 1930-1960 Yılları Arasında Bursa’da Eğlence) Ekin Kitabevi ve internetten temin edebilirsiniz.
Baskıya hazırladığım ancak bu zamanlarda da baskı için sponsor aradığım diğer Bursa çalışmalarım:
-Bursa yerel basınında AVP tiyatrosunun açılması ve Bursa’ya gelen tiyatrolar.
-1950-60 yılları arasında Bursa’da yaşanan ilginç olaylar.
-Bursa’nın kahveleri ve kahve kültürü
-Bursa’nın meyhaneleri, şaraphaneleri ve Misi şaraphaneleri
-Bursa’nın Çeteleri ve Abdurrezzak Sözgeçiren
Bu çalışmam için 1950 ve 1960 yılları arasında Bursa’da yayımlanan ANT, Hakimiyet Milletindir ve Yeni Ant gazetelerini inceledim. Bu araştırmanın sonunda neye ulaştığımı sorarsanız “Sinemanın sadece sinema olmadığı” gerçeğine.
1950 yılından başlayarak incelediğim 11 yıllık yerel gazetelerde Türk sinemasına ayrılan yer bir nüshayı ile doldurmuyor. Oysa, Bursa film çekilen bir yerdi. Üstelik her yıl 50-70 film çevrilen İstanbul’un dibindeydi.
Yerel gazetelerinde yerli sinemaya ayrılan haber, okuru çok olan dansöz ve striptizci haberleri iken, hemen her gazete nüshasında Hollywood artistlerinin çevirdiği filmler ve onların aşk hayatlarına ait haberler resimli olarak yer alıyordu. Hollywood’la, magazinde, sadece İngiliz kraliyet ailesi haberleri yarışıyordu.
Bu haberlerin resimlerinin klişelerini bu işle görevli elçilik basın ataşeleri veya kültür merkezlerindeki görevlilerin hazırlayıp gazetelere dağıtıyorlardı.
Gazetelerin Hollywood haberlerine tam sayfa ayırdığını görünce, Halkevlerinin neden kapatıldığını bir kez daha anladım. Anadolu’nun dört bir yanına yayılmış şubeleriyle, başta tiyatro ve sinema olmak üzere bir kültür merkezi olan, halk kültürünü derleyen Halkevleri kapatılınca, televizyonun bilinmediği, radyo sayısının yüz binler de olduğu, Türkiyenin dörtte üçüne radyo yayınlarının ulaşmadığı, İstanbul ve Ankara’da basılan gazetelerin il ve ilçelere bir hafta veya on beş günde bir ulaştığı bir ülke Amerikan kültürüne teslim edildi.
Halkevlerinin kapatılmasının sadece Demokrat Parti iktidarının kararı olmadığını ve ABD’nin de “Türk toplumunu dönüştürmek için sinemayı kullandığını” sonucuna vardım. Vardığım diğer bir sonuç, 1953 yılında kapatılan Milliyetçiler Derneği’nin de İngiliz isteğiyle kapatıldığını oldu.
“Sinema, sadece sinema değil” demiştik. Evet, Amerikan kültürünün yayılması Amerikan filmleri ve bunları göstermek için makineler gerekiyordu. ABD tarafından, ülkemize çok sayıda 8 mm, 16 mm ve az sayıda 35mm film makineleri yanlarında jeneratörleri ile gönderildi. Gelen film makineleri merkez okullara, eğitim merkezlerine ve kamu fabrikalarına dağıtıldı.
Yerel veya ulusal gazetelerin, dergilerin Hollywood sözcülüğünü sürdürdüler ama 1960’ların başında Yeşilçam Hollywood’u yendi ve bunu günümüze kadar sürdürdü.” dedi.