Demokrat Zafer

LİBYA SICAĞINDAN SİBİRYA SOĞUĞUNA -7 Başka Şirketlerle Görüşmeye Başlar…

Köşe yazarımız Ahmet Koçak genç mühendisin hayatını kaleme almaya devam ediyor. Koçak; “Cüneyt Gültekin, oğlumun Yıldırım-Mücelleddin Mahallesi’nden arkadaşıdır. Oğlum Hakan Bursa Anadolu Lisesi’nde okurken o da Ulubatlı Hasan Anadolu Lisesi’nde okuyordu. Her ikisi de başarılı çocuklardı ve ikisi de mühendis oldu. Halen arkadaşlıkları devam eder. Libya ve Rusya’da çalışan Cüneyt’i aradım yurtdışı şantiyelerde yaşadıklarını anlatmasını istedim. Sağ olsun beni kırmadı Kaplıkaya’da bir kafeteryada buluştuk. O anlattı ben dinledim ve yazdım.

AHMET: “Hava sıcaklığı kaç dereceye kadar düşüyordu? Soğukla nasıl baş ediyordun?”

CÜNEYT: “Hava eksi elli beş dereceye kadar iniyordu. Şehir içinde meydanlarda elektronik termometreler vardı ve insanlar o termometredeki hava sıcaklığına göre kendilerini ayarlıyorlardı. Hava sıcaklığı eksi elliyi geçince dışarı çıkmıyorlardı. İçeride soğuğu pek fark edemiyordum. Evle ofisler arasında yaşayıp gidiyorduk. Kapalı alanlar iyi ısıtılırdı. Hiç dizim ağrımazdı. Dizlerimde ağrılar başladı.

Kız arkadaşımla dışarıda yürüyüşe çıktık bir gün. Nasıl bir soğuk anlatamam. Ayağımda deri spor ayakkabım, üzerimde kaşe paltom vardı. Önce ayak serçe parmağım ağrımaya başladı. Hareket ettirmek istedim hissetmedim. Ardından diğer parmaklarım, derken kulaklarım ağrımaya başladı. Kulaklarımı elledim hislerini kaybetmişlerdi. Kız arkadaşım astronot gibi giyinirken ben Türkiye’deki soğuk havalardaki gibi giyinmiştim. Hemen dönmeye karar verdim. Konteynıra geldik ağrılar devam etti uzun süre. Biraz daha dışarıda kalsam donacaklardı. Öyle feci bir soğuk var. Fanila falan giymiyordum. Ben de hemen içlikler giymeye başladım. Orada yaşayanlar çok sıkı giyinerek soğukla baş edebiliyorlardı.

Bir lokantaya gittik. Geyik eti istedik. Eti yedim çok sertti. Bir türlü koparamıyor, çiğneyemiyordum. Kokuyordu ve ekşimsi bir tadı vardı. Hiç hoşlanmadım. Onlar ayı eti de yiyorlarmış. Kim bilir geyik eti diye bize ayı eti mi sunmuşlardı ne bilmiyorum.

Altı ayda Rusçayı çok iyi bir şekilde öğrendim. Kısa süre içinde öğrenmemde kız arkadaşımın çok payı vardı.

Şirkette yemekler de iyi değildi. İzinlerimizi de hep şubat ayına denk getiriyorlar maaşlarımızdan kesintiler yapıyorlardı. İyice kafaya koydum başka bir şirkete geçiş yapmak için internetten araştırmaya ve başvurular yapmaya başladım.

Rönesans adlı şirketi övüyorlardı. O şirkete de Rusya’daki iş yerleri için başvurum vardı. O şirketten görüşme talebi geldi. Çok sevindim. Telefonla ve  internetle görüşmelerimiz başladı. Sonradan öğrendim beni önceden tanıyan bir mühendis arkadaşım o kadar başvuru arasından benim adımı sisteme düşürmüş. Uzun görüşmeler sonunda beni Ankara’ya çağırdılar. Ankara’ya gittim. Yazılı sınavı kazanmamın ardından İngilizce ve Rusça olarak sıkı bir mülakat sınavından geçtim. “Biz sizi ararız” dediler. Geri döndüm. Çalışmaya devam ettim. Birkaç ay sonra aradılar ve Moskova veya St. Petersburg’dan hangisini istediğimi sordular. St. Petersburg’u istememe rağmen Moskova’da görevlendirdiler.

Çalıştığım şirket yetkilisine ayrılacağımı söyledim. Zaten başvurularımdan haberi vardı. O: “Rönesans’ın koşulları çok iyidir. Beni de alsalar ben de giderim” diyerek sorun yaratmadan çıkışımı verdi. Bir yılın ardından; kısa boylu, yüzleri hep kıpkırmızı, çekik gözlü, Kuzey Kutup insanları Hantiler’in memleketinden ayrıldım. Hantiler demişken; Amerika’daki Eskimolar gibi buzullarda yaşarlar, balık ve geyik etiyle beslenirler Hantiler. Rus hükümeti onların köylerinde kalmaları için yardımlarda bulunurdu. O bölgenin insansız kalmasını istemiyorlardı.

Ve Moskova’dayım!  Şirket, çalışanlarının iyi koşullarda yaşaması için elinden geleni yapıyordu. Üç bin beş yüz dolar maaş dışında bin sekiz yüz dolara kadar kira yarımı da veriyordu. Moskova’nın iyi bir bölgesinden dayalı döşeli bir daire kiraladım. Kirayı maaşımla birlikte ödüyorlardı. Kimi çalışanlar düşük ücretli evlerde kalıp kira yardımından kalan parayı ceplerine atarlarmış diye duyumlar da aldım.

Uzun yıllardır o şirkette çalışan bir mühendisin yanında çalışmaya başladım. Çok sıkı bir çalışma içine girdim. Sonradan öğrendim ki; beni Moskova’daki şantiyede yetiştirip oradan St. Petersburg’a göndereceklermiş.

Moskova’yı da çok sevdim. Selekhard’dan sonra burası benim için cennetti. Hava sıcaklığı normale döndü, gece ve gündüz geri geldi. Sabah Güneş doğuyor, akşam batıyor ve gece yatağıma yatıyor ve uyuyorum. Vücut saatim kısa sürede eski düzenine girdi. İnsan daha ne ister?

Moskova’da bir süre çalıştıktan; daha doğrusu yetiştirildikten sonra St. Petersburg’a gönderildim. Orada da en güzel semtten bir artı bir ev kiralayıp çalışmaya başladım. Büyük bir şirketti ve Rusya’da büyük işler alıyordu. Binlerce çalışanı vardı.

Bir gün Libya iç savaşında fasulye yutarak hayatta kalmaya çalıştığımız, cepleri dolar dolu Ali ile karşılaşmayayım mı? O da bu şirkette çalışıyormuş. Ali kader arkadaşımdı. Kucaklaştık. Hâlâ Ali’yle görüşürüz.”

AHMET: “Kaç yıl çalıştın Rusya’da Cüneyt?

CÜNEYT: “On yıla yakın çalıştım. 2021’de Türkiye’ye döndüm. St.Petersburg da yaşadıklarım ayrı bir yazı konusu olabilir.

AHMET: “Onu da belki başka bir zamanda konuşuruz. İstersen söyleşimizi burada bitirelim. Sevinçli bir haberim var, demiştin söyleşimizin başında merak ettim nedir bu sevinçli haber Cüneyt?”

CÜNEYT: Ülkeye döndükten sonra da internet üzerinden çalışmaya devam ettim. Yıldız Teknik Üniversitesi’nden bir arkadaşım İstanbul’da bir şirket kurmuştu. Bana ortaklık önerdi. Yurt dışı bağlantılarım olduğunu biliyordu. Onunla anlaştık. İş yerine yakın eşyalı bir ev kiraladım. Haftada bir iki gün o evde kalarak çalışıyorum. İşler daha çok internet üzerinden yapılıyor artık. Bursa ve İstanbul arasında gidip geliyorum. Artık yurt dışına gitmeden burada çalışacağım. Güzel haberim buydu Ahmet amca.”

AHMET:Çok sevindim. Başarılar dilerim. Cüneyt, genç yaşında çok şeyler yaşamışsın. Bu güzel söyleşi için çok teşekkür ederim. Güzel ve ilginç bir söyleşi oldu. Başka bir söyleşide buluşmak ümidiyle iyi güler dilerim.

CÜNEYT: Bana böyle bir olanak sağladığınız için asıl ben teşekkür ederim. Size sağlıklı günler dilerim. Hoşça kalın!

ahmet.kocak16@hotmail.com

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ