Pazara ateş düştü: Etiketleri görünce aklım başımdan gidiyor…
İktidarın uyguladığı tartışmalı ekonomi politikaları, TL’nin tarihi değer kaybı, her geçen gün artan enflasyonla birlikte gıda fiyatları tavan yaptı. Domatesin kilosu 20 lirayı, biber 30 lirayı aştı; taze fasulye ise pazarda bile 40-50 lira olarak tezgahlarda yerini aldı.
Akaryakıt fiyatlarına gelen peş peşe zamları, elektrik ve doğalgaz takip ederken tüm bu zamlar üreticiden, nakliyeciye, nakliyeden satıcıya zincirin tüm halkasını etkilemeye devam ediyor.
Gıda fiyatlarına yansıyan zamlarla birlikte ise vatandaş karnını zor doyurur duruma geldi.
İstanbul’da bir pazardaki bazı meyve-sebzelerin kilo fiyatları şöyle:
Taze fasulye 40 TL, kırmızı kapya biber 25 TL, yeşil biber 30 TL, mantar 24 TL, kabak 12 TL, patlıcan 25 TL, salatalık 12 TL, domates 20 TL, patatesin 3 kilosu 25 TL, soğanın 3 kilosu 20 TL, dolmalık biber 35 TL.
SÖZCÜ muhabiri, İstanbul Feriköy’de halk pazarında vatandaşa mikrofon uzattı. Yurttaşlar fiyatlara şu sözlerle tepki gösterdi:
“GELİŞ YOK, GİDİŞ ÇOK”
Fadik Aktaş: “Hiç iyiye gitmiyoruz. Habire geri gidiyoruz. Ne olacak böyle? Burası gibi aylıklarımız da pahalı olsa ‘tamam’ dersin. Ama geliş yok, gidiş çok…”
“GEÇEN SENE 2 KİLO ALDIĞIMIZI ŞU AN TANEYLE ALIYORUZ”
Kerim – Semiha Bozdağ çifti: “(Her istediğinizi rahatça, bol bol alabiliyor musunuz?) Alamıyoruz. İhtiyacımız kadar alıyoruz. (Önceden kiloyla aldığınız ama şu an yarım kilo veya birkaç yüz gramla aldığınız ürünler var mı?) Patlıcanı 3 adet alacağım mesela. 2 kilo alıyordum geçen sene. Geçen sene kilosu 6-7 liraydı, şu an 25-26 lira. (O yüzden sizde porsiyon küçültmeye mi gittiniz?) Öyle yapıyoruz.”
“GERÇEKTEN BERBAT”
Mahir Günyol: “Berbat. Gerçekten berbat. (İstediğinizi alabiliyor musunuz?) Mümkünü yok. (İsteyip de alamadığınız bir ürün oldu mu?) Var tabi. Bezelye. 50 liraya bezelye mi olur ya… Bütün zerzevatlar 30 lira. Yazık yani. (Önceki senelerle kıyasladığınızda neler söylersiniz?) Geçen sene 150 liraya ben ne var ne yok alıp giderdim. Şimdi 500 liraya alamazsın…”
“ETİKETTE 12.5 LİRA YAZIYORDU, TEZGAHA GELDİM, MEĞER YARIM KİLOYSUYMUŞ”
Ayşe Yaldız: “Etikete baktım, 12.5 lira yazıyor. Tezgaha geldim, ‘(kırmızı kapya biber) yarım kilo 12.5 lira diyor bana… Alamıyoruz bak. Nasıl alacağım? (Aldığı biber poşetini göstererek) Ramazan’da 1 ay boyunca bunu yiyeceğim mecbur. (Orada ne kadar biber var?) 20 liralık. (1 kilo bile değil…) 1 kilo değil, 20 liralık. (Bununla 1 ay idare etmek zorundasınız, öyle mi?) Evet, mecburuz. Çünkü evde çalışan yok, ben merdiven temizliğine gidiyorum, öyle idare ediyoruz. Bir de sağdan soldan erzak yardımı geliyor. Ne yapayım, mecbur idare ediyoruz… (Bugün pazardan hangi ürünleri alabileceksiniz?) Kahvaltılık alacağız, yeşillik alacağız. Ramazan’da bir şeyler yiyeceğiz… (Bunlar 1 aylık alışverişiniz mi olacak?) Evet.”
“ALLAH BİLLAH AŞKINA BU TÜRKİYE’NİN HALİ NE?”
İsmini vermek istemeyen vatandaş: “Millet acından ölüyor, ekmek parası bulamıyor. Etiketler 30- 40 – 50 lira… Kim bunları neyle alacak? Ben emekliyim, emekli ne alıyor? Allah billah aşkına ne bu Türkiye’nin hali? Ne olacak böyle? (Etiketleri görünce aklınızdan ne geçiyor?) Etiketleri görünce aklım başımdan gidiyor, ‘ne yapacağım?’ diyorum. Hayat çok pahalı, geçim çok zor. Evin yolunu bulamıyoruz. (Gönlünüzden geçenleri alabiliyor musunuz?) Hiç alamıyoruz. Pazarın sonuna kadar gittim, 1 kilo salatalık aldım geldim…”
“FİYATLARI GÖRÜNCE HEMEN KAÇMAK İSTİYORUM”
İsmini vermek istemeyen vatandaş: “(Pazara gelip, fiyatları gördüğünüzde aklınızdan ilk olarak ne geçti?) Hemen kaçmak geçiyor. İnanın ki hiçbir şey alamayacağım. (İstediklerinizi alamadan mı döneceksiniz?) Hiçbir şey alamadan gideceğim bu gidişle. Geçen hafta da geldim, 1 kilo ayva aldım, o da çıkmalardan… Onu aldım, gittim. ‘Bari meyve alayım’ dedim. Hiçbir şey alamıyorum. Sebze-meyve bitti…”
“UYGUN TEZGAH ARAYARAK GEZİYORUM”
İsmini vermek istemeyen vatandaş: “Hiçbir şey alamadım daha. Hangisi uygun diye pazarın sonuna kadar bakacağım. Hiç de uygun yok… (Uygun tezgah arayarak mı dolaşıyorsunuz?) Aynen öyle yapıyoruz. Hiç de bir şey alamadım daha; ne olacak bakalım. (İstediklerinizi alabilecek gibi misiniz?) Alamayacağız.”
“BATTIKÇA BATIYORUZ”
İsmini vermek istemeyen vatandaş: “Hiç de iyiye gitmiyor; battıkça batıyoruz. Durumumuz ne olacak bilmiyorum. (İstediklerinizi alabiliyor musunuz?) Alamıyorum. Alabilsem keşke…”
“FİYATI GÖREN MÜŞTERİ ELİ BOŞ DÖNÜYOR”
Pazarcı esnafı Tacettin Aksüngür: “Müşteri fiyata bakınca eli boş gidiyor. Çünkü fiyatlar yüksek. Taze fasulyenin kilosu geçen sene bu zamanlarda taş çatlasın 20-30 liraydı. Bu sene 40-50 arası. (Tezgahında kilosu 40 liraya satılan fasulyeyi göstererek) Bugün normalde 50 liraya satmam lazımdı, satılmadığı için 40 liraya satıyoruz. (Tezgahındaki ürünleri göstererek) Biberler 25 lira, yaprak bezelye 40 lira, dolmalık bibere korkudan etiket koymadık, 50 lira, bostan patlıcanı 35 lira, domates 20-30 lira.”
“10 YILDIR PAZARCIYIM, BU FİYATLARI HİÇ GÖRMEDİM”
Pazarcı esnafı Barış Yılmaz: “Tezgahta gördüğünüz bütün mallar sermaye, hiçbiri kar değil. (Müşteriler fiyatlara ne tepki veriyor?) Müşteriler de sürekli olumsuz tepki veriyor. ‘Bu fiyatlardan memnun değiliz’ diyorlar. Biz de onlara hak veriyoruz ama yapacak bir şey yok. (Daha önce etiketlere hiç ‘yarım kilo’ yazmış mıydınız veya 20-30-40 lira etiket koymuş muydunuz?) 10 senedir pazarcıyım, hayatım boyunca hiç 40 lira patlıcan fiyatı görmemiştim. 20 liraya domates görmemiştim. Çok kötü durum. İnşallah düzelir.”