“KADININ MÜCADELESİ HİÇ BİTMEYECEK”
Bursa Barosu Kadın Hakları Merkezi’nin 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle düzenlediği etkinliklerden biri de “Bursa’nın Kadın Yüzü” sergisi oldu. Bursa Adalet Sarayı giriş holünde Dr. Ceyhun İrgil’in “Bursa’nın Kadın Yüzü” adlı kitabında yer alan isimlerin özgeçmişleri ve fotoğraflarının yer aldığı sergi, Bursa Barosu Başkanı Av. Metin Öztosun ve yönetim kurulu, Kadın Hakları Merkezi üyeleriyle avukatların katılımıyla açıldı. Sergi, 11 Mart Cuma gününe kadar gezilebilecek.
Sergi açılışından sonra Bursa Barosu Başkanlık makamında basın açıklaması yapıldı. Kadın Hakları Merkezi Başkanı Av. Müjde Kaya, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlamalarının nasıl başladığına ilişkin bilgilendirme yaptı.
Kadınların “emek sömürüsüne, işsizliğe, yoksulluğa, şiddete, savaşa, ayrımcı-nefret diline, kısacası faşizme, eril zihniyete karşı en güçlü sesleriyle ‘Biz kadınız, yaşamın her alanında varız, dün de vardık, yarın da var olacağız’ diye haykırdıklarını söyledi.
Av. Müjde Kaya şöyle konuştu:
“Ülkemizde de mücadeleye rağmen kadını, kadının insan haklarını koruyamıyoruz. Maalesef, Dünya Ekonomik Forumu’nun 2021 yılı Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi’ne göre 156 ülke arasında 133. sıradayız. Ülkemizde kadın cinayetlerindeki artış, istihdamda kadın sayısının düşüşü, kadın hakları kazanımlarını ortadan kaldıracak düzenlemelerin sürekli gündemde tutulması, laik ve bilimsel eğitimden uzaklaşılması, toplumsal cinsiyet eşitliğine aykırı açıklamaların desteklenmesi, kadını özgür birey olarak görmeyen, kadının haklarını ve insanca yaşamını sınırlandıran zihniyetin oluşmasına yol açan politik uygulamalar, siyasi söylemler vb. nedenler kadının değersizleştirilmesine ve kadına yönelik her türlü hak ihlaline davetiye çıkarmaktadır.
Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin, eril zihniyetin ve kadına yönelik ayrımcılığın neticesi olan şiddet, münferit değil, sistematiktir ve insan hakkı ihlalidir. Bu nedenle, engellenmesi de ancak sistemli ve etkin bir mücadele ile gerçekleşebilir.
Kadını özgür bir birey olarak görmeyen zihniyetin güç aldığı sosyal ve siyasal ortam ortadan kaldırılmadan kadının insan hakkı ihlallerinin önlenmesi mümkün değildir.”
Kaya, aile içinden başlayarak tüm alanlara yayılan cinsiyet ayrımcılığına ve eşitsizliğine neden olacak politikaların sonlandırılması gerektiğini belirterek, “Zihniyet değişmedikçe şiddeti, istismarı, kadın haklarına yönelik saldırıları önlemek mümkün olmayacaktır. Ne yazık ki, zihniyet değişimini sağlayacak politikalar oluşturulmadığı gibi Türkiye’nin, kadınların insan haklarını koruma altına alan
İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi, Medeni Kanun, 6284 sayılı Yasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan kadın hakları kazanımlarını ortadan kaldıracak düzenlemeler sürekli gündemde tutulmaktadır. Kadınlar, yoksulluğa, emek sömürüsüne, şiddete, ayrımcılığa, eril zihniyete karşı mücadele etmenin yanında ayrıca yıllarca verilen çabalarla kazanılmış haklarını korumaya çalışmaktadır” dedi.
Kaya şöyle devam etti:
“Ülkemizde kadının eşit ve özgür bir yaşam sürdürmesi için, Türk Medeni Kanunu, 6284 sayılı Kanun, Uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan kadın haklarının tüm kurum ve kuruluşlarca eksiksiz uygulanması, aile hukuku ve kadına karşı şiddet alanlarında uzlaşma ve arabuluculuk uygulamalarının kabul edilmemesi, nafaka konusunda yasal bir değişiklik yapılmaması ve İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden yürürlüğe alınması, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile mücadele politikalarının uygulanması gerekmektedir. Bununla birlikte yasalar yapılırken ve uygulanırken, devlet barolar ile istişare halinde olmalıdır. Eğitim sisteminden, yazılı ve görsel medyada kullanılan dile, televizyon dizilerinden, kadının istihdamına kadar her alanda, kadına yönelik ayrımcılıkla mücadele etmek devletin temel politikası haline gelmelidir.
Yoksulluğun, sömürünün, ayrımcılığın, şiddetin ve savaşın olduğu yerde adalet de yoktur ve maalesef bu durumun sonuçlarını da en fazla kadınlar yaşamaktadır.
Kadınlar dünyanın her yerinde özgür ve eşit bir yaşam için mücadele ediyor. Savaşa karşı direnen Ukraynalı kadınlar, haklarını savundukları için cezaevinde olan İranlı kadınlar, alanlarda toplanma hakkı için mücadele eden Belaruslu kadınlar, sığınma hakkı için mücadele veren mülteci kadınlar, toplumsal cinsiyet şiddetine karşı direnen Ortadoğulu ve Kuzey Afrikalı kadınlar, İstanbul
Sözleşmesi, eşit-özgür bir yaşam ve nafaka hakkı için mücadele eden ülkemiz kadınları ve niceleri…
Bursa Barosu Kadın Hakları Merkezi üyesi avukatlar olarak, kadın haklarına yönelik her türlü ihlale ve kadın hakları kazanımlarından kayba neden olacak her türlü zihniyetin, söylemin, girişimin karşısında olacağımızı;
Kadının eşit ve özgür bir birey olarak var olduğu, kadının insan haklarının ihlal edilmediği, barışın, özgürlüğün, demokrasinin sağlandığı, kadına karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kalktığı bir Türkiye ve Dünya için mücadelemizi sürdüreceğimizi kamuoyuyla paylaşıyoruz.”