Karın İçi Kanser Ameliyatlarında Kapalı Yöntem Avantaj Sağlıyor
Gelişen teknolojiyle birlikte onkoloji (kanser) ameliyatlarında da yaygın olarak kullanılan Laparoskopik (kapalı) cerrahi yöntemi, iyileşme hızını ve ameliyat başarısını artırıyor.
Egepol Hastaneleri Gastroenteroloji Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Ümit Alakuş ve Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Emin Lapsekili kolon, rektum ve mide başta olmak üzere karındaki tüm kanserlerde kapalı cerrahi yöntemini yıllardır uyguladıklarını söyledi.
Yöntem hakkında bilgi veren Doç. Dr. Ümit Alakuş “Kalın bağırsak, mide gibi sindirim sistemi kanserleri, daha önceleri hep açık ameliyatlarla yapılıyordu. Büyük karın kesileri yapılır ve bütün organlara temas edilmek durumunda kalınırdı. Uzun yıllar bu durum böyle devam etti. Sonrasında laparoskopi dediğimiz kapalı cerrahi yöntem geliştirildi. Bu yöntemde 5- 10 milimetrelik küçük deliklerden karnın içine giriliyor organların görüntüsü kamerayla ekrana veriliyor. 10 kata kadar büyütülerek görüntüleme sağlanıyor. Karnın içine küçük aletlerle giriliyor, bu aletlerle kesme, yakma, birleştirme ve dikiş atma gibi hassas işlemleri yapabiliyoruz” diye konuştu.
AVANTAJ SAĞLIYOR
Kapalı cerrahi yönteminin açık yönteme göre birçok avantajı olduğunu dile getiren Doç. Dr. Alakuş “Bu yöntem öncelikle kanser alanında değil de diğer ameliyatlarda kullanıldı. Zamanla kanser cerrahisinde de hastalara büyük avantajlar sağladığı görüldü. Daha büyük bir görüntü sağlanıyor. Karın içerisindeki dokulara temas miktarı azaldığı için pürüzsüz yüzeyler daha fazla korunuyor. Daha küçük kesiler yapıldığı için hastanın iyileşme hızı ve taburculuk süresi hızlanıyor; hasta günlük yaşantısına daha çabuk dönebiliyor. Açık ameliyatlarda kapalı ameliyatlara nazaran yara yeri enfeksiyonu görülme ihtimali daha çok oluyordu. Kapalı yöntemle hem ağrı hem de enfeksiyon ihtimalı azaldı. Ameliyat sonrası fıtıklar da daha az görülüyor. Kanser cerrahisi özelinde de açık ameliyatla yaptığımız lenf nodu ve kanser dokusu temizliğinin birebir aynısının, dokulara daha az zarar vererek yapılması mümkün hale geldi. Kanser dışı uyguladığımız safra kesesi, kasık fıtığı gibi laparoskopik ameliyatlarda aynı gün taburcu olma imkanı da bulunuyor” ifadelerini kullandı.
ENFEKSİYON RİSKİ VE KARIN İÇİ YAPIŞIKLIKLAR DA AZALIYOR
Laparoskopik yöntemin bir diğer avantajının da ameliyat sonrasında gerekebilecek tedavilere daha erken başlanabilmesi olduğunu kaydeden Doç. Dr. Emin Lapsekili şunları söyledi: “ Bu yöntem sayesinde kemoterapi gibi tedavilere daha erken başlanması mümkün oluyor. Ameliyat sonrasında hastalar daha erken iyileşiyor. Kesi yeri daha az olduğu için mikrobik komplikasyon ihtimali de azalıyor. Daha önce karın ameliyatı geçiren hastalarda da bu yöntemin uygulanmasında bir engel bulunmuyor. Genel olarak söylemek gerekirse açık ameliyat yapılabilen herkese laparoskopik ameliyatın yapılması mümkün. Her iki cinsiyette ve her yaşta uygulanabiliyor. Karın içerisinde açık ameliyatın aksine sadece çalışacağınız alana dokunuyor ve oraya daha fazla odaklanabiliyorsunuz. Laparoskopik tümör ameliyatı, tam olarak kanser cerrahisi prensiplerine uygun olarak tamamlanıyor. Uzun vadede karın içi yapışıklıklar da daha az görülüyor. Ameliyat sonrasında kimi durumlarda organlar birbirine veya kesi yerine yapışabiliyor. Burada organlar anormal pozisyonda yapışırsa bağırsak tıkanıklıklarına yol açabiliyor. Sonrasında tekrar ameliyat yapılması gerekebiliyor. Laparoskopi yöntemi bu olasılığı da azaltıyor”
Laparoskopik yöntemde başlıca amaçlarının Onkolojik prensiplerden taviz vermeden hastanın sürecini başarılı şekilde tamamlamak olduğunu dile getiren Doç. Dr. Lapsekili “Uzun yıllardır bu yöntemi kullanıyoruz ve bu alanda oldukça fazla deneyimler kazandık. Safra kesesi, apandisit, fıtık gibi ameliyatların yanında, diğer özellikli kanser ameliyatlarını da bu yöntemle yapıyoruz. Egepol Hastaneleri olarak deneyim, teknolojik altyapı ve de tecrübeli ekip olarak donanımlı bir merkeziz”