Yapılan açıklamada, tarım sadece ekonomik anlamda değil gıda güvenliği ve güvenirliliği, çevre, kültür ve sosyal yapı açısından çok önemli bir sektör olduğu vurgulandı. Ulutaş açıklamasının devamında tarımsal eğitimdeki sorunlara da değindi, çözüm önerilerini sundu. İşte açıklamanın tamamı:

Tarım sadece ekonomik anlamda değil gıda güvenliği ve güvenirliliği, çevre, kültür ve sosyal yapı açısından çok önemli bir sektördür. Bugünkü anlamda dünya tarımı irdelendiğinde, tarımdaki temel amacın sürdürülebilir bir tarım ve kırsal kalkınma anlayışı, çiftlikten sofraya gıda güvencesi ve güvenliği önceliği, iyi tarım uygulamaları, doğal, ekolojik ve organik tarım yaklaşımları, ağırlıklı olarak genetiğe dayalı bir üretim artışı ve biyoenerji için üretime yönelme eğilimlerini görmekteyiz.

Diğer taraftan hala dünyanın birçok yerinde gıda ihtiyacına göre üretim çok yetersiz olduğu açlığın yaşandığı bölge ve ülkeler mevcut iken, çeşitli yapısal problemlerden dolayı birçok üretim alanında verimliliğini istenen düzeye henüz çıkaramamış Türkiye gibi ülkeler de mevcuttur. Türkiye, hem dünya tarımındaki eğilimleri dikkate alarak bu durumdan kısa süre içerisinde kurtulmasını sağlayacak politikalar üretmeli hem de dünyadaki mevcut tarım eğitim sistemi anlayışını ülkemizdeki mevcut tarım eğitimi sisteminin iyileştirilmesi yönünde adımlar atmalıdır.

Bugün ülkemizde uygulanan tarımsal eğitim temeli ilk olarak Osmanlı İmparatorluğu döneminde atılmış ve 10 Ocak 1948 yılında başlamıştır. Cumhuriyet döneminin ziraat eğitimi veren ilk eğitim kurumu olan ve müfredatında tabii ilimler, ziraat, baytar, ziraat sanatları ve orman alanlarını içeren Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü 1933 yılında kurulmuştur. 1948 yılında ise fakülte düzeyinde tarım eğitimi Ankara Üniversitesine bağlı olarak Ankara Ziraat Fakültesinde başlamıştır. Daha sonra bölgesel anlayış içerisinde hareketle, Ege (1955), Atatürk (1957) Çukurova (1967), Ondokuzmayıs (1976), Dicle (1978) ve Uludağ (1980) Üniversitelerinde Ziraat Fakültesi kurulmuştur. Bugün itibari ile baktığımızda sebebi çok çeşitli nedenlere dayalı olarak kurulan 48’ i devlet 3’ ü özel olmak üzere 51 adet tarım eğitimi veren fakülte bulunmaktadır.

Burada üzerinde durulması gereken konular. 1. Bu kadar fakülteye ihtiyaç var mı? 2. Bu fakültelerde nekadar etkili bir eğitim verilmektedir. 3. Bu eğitim kurumları kendilerini yeterince güncel tutabilmekte midir?

Tarımsal eğitimde uygulama mutlaka ön planda olmalıdır. Ancak bugünkü en önemli sorunlarından bir tanesi yeteri oranda uygulamalı eğitim verilememesidir.  Uygulamalı eğitimin ön planda olması gereken fakültelerin açılışında alt yapı oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Bugün Tıp Fakültesi açmak için hastane, Diş hekimliği Fakültesi açmak için Diş Hastanesi ne kadar önemli ise,  insana birincil derecede hizmet edecek olan tarım eğitimi veren fakülteler için de laboratuarlarının yanında Araştırma ve Uygulama çiftliğinin olması da ayni derece de öneme sahiptir. Şüphesiz ki tarım sektörünün gelişmesinde “Tarımsal Yükseköğretim” çok önemli bir rol oynamaktadır. Ancak asıl amacı, öğrenim gördüğü bilim alanında temel kavramlardan haberli olan; düşünebilen, düşündüklerini açık, seçik ve inandırıcı bir şekilde anlatabilen, çağa uyabilen, uygar ve kültürlü kişiler yetiştirmek olan “Tarımsal Yükseköğretim”de çok önemli sorunları vardır. Bu sorunlardan bazıları aşağıda sıralanmıştır.

  Alt yapı yetersizliği, eğitim kalitesi düşüklüğü, dinamik olmayan eğitim programları, öğrenci tercihleri, ülke ihtiyacının üzerinde fakülte sayısı fazlalığı, uygulamalı eğitime önem verilmemesi, öğrenci odaklı eğitim olmaması, ziraat fakültesindeki bölümlerin akredite çalışmalarının yeterli olmaması, orta öğretimde tarım eğitimi veren liseleri sayısı yetersizliği.

Üzerinde durulan tüm konu başlıklarının güçlendirilerek, tarımda öğretimdeki kalitenin artırılmasının yanı sıra, mezun öğrencilerin hem YÖK hem de Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından görev tanımlamalarının kesin sınırlar ile belirlenmesi yapılmalı, mezun öğrencilerin diploma odaklı uzman olduğu alanlar çerçevesinde çalışmalarına yönelik alt yapı çalışmaları dikkatle takip edilmelidir. Özellikle bu konulara tüm kamu kurumlarının önem vermesi gerekmektedir.  Mevcut eğitim süresi 4 yıldan 5 yıla çıkarılmalı, eğitim müfredatı Tarım 4.0 göz önüne alınarak güncellenmesi gerekmektedir. Ayrıca, tüm bu çalışmalar özel sektör temsilcileri ve diğer paydaşlarının görüşlerinin alınarak kapsamlı bir şekilde yapılmalıdır.”