Ödenmeyen emek yoksulluktur
Sendikam BADİS; Bağımsız Direnişçi İşçiler Sendikası ile 4.Vardiya İşçi Dayanışması tarafından Kent meydanında 17 Aralık 2024 Salı günü gerçekleştirilen aşağıdaki basın açıklaması Metin Burak tarafından okundu.
Basın açıklaması öncesi ve sonrası atılan sloganlar. >Asgari değil insanca yaşam istiyoruz, >Yoksulluk sınırı hakkımız alacağız, >Ödenmeyen emek yoksulluktur, >Asgari ücret sokakta yükselir, >Sefalete teslim olmayacağız, >Zafer direnen işçilerin olacak, >Saraya değil eğitime bütçe, >Savaşa değil sağlığa bütçe, >Ranta değil emekçiye bütçe, >Vergiyi sömüren ödesin, >Kesilen vergiyi helal etmiyoruz, >Vergileri yemeyin haramdır, >Düşük ücret yoksulluktur, >Açlık sınırı zulümdür, >Yoksulluk ölümcül şiddettir, >Sefalet değil hakkımız olanı istiyoruz, >Eşit yaşam hakkımız engellenemez, >İnsanca yaşam bizimde hakkımız, >İş, ekmek, adalet, >Adalet bizimde hakkımız, >Adalet yoksa direniş var, >Güvenli çalışmak istiyoruz, >Güvenceli yaşamak bizimde hakkımız, >Güvence yoksa direniş var, >Sendika hakkımız söke söke alırız, >Örgütlenme hakkımız engellenemez, >Yaşasın örgütlü mücadelemiz, >Mücadele Direniş Sendikam BADİS, >Örgütlü Gücümüz 4.Vardiya, >Gençliğe umut olacağız, >Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği, >Yaşasın sınıf dayanışması,
Değerli ve onurlu işçi yoldaşlarım;
Ülkemizde; yaklaşık 17 milyon 4/a sigortalısı olarak çalışanların yarıdan fazlası açlık sınırının altında, kalan kısmının da yarısı açlık sınırına yakındır.
Asgari ücret uygulaması; işçiler ile devlet ve devleti yöneten patronlar arasında imzalanması gereken ücret sözleşmesidir. Her yıl açlık sınırı seviyesinde uygulanan zamlar, kısa sürede açlık sınırının altına düşmektedir. Asgari ücret kamu ve özel sektör çalışanları arasında ayrım yapılmadan, zekat verir gibi yüzdelik zam değil, en az yoksulluk sınırı seviyesinde insan onuruna yaraşır bir ücret olarak belirlenmeli ve her ay güncellenmelidir. Yoksulluk sınırının altında sözleşmeye imza atmak, işçilere yapılabilecek en ağır sefalet zulmüdür.
Yaratılan işsizlikle, yoksullukla, pahalılıkla işçilerin ve emeklilerin borca battığı, dolar milyarderlerinin arttığı ülkemizde, bir taraftan insan onuruna yaraşır ücret istiyoruz derken, diğer taraftan yoksulluk sınırının altında asgari ücret talep etmek, işçileri açlık sınırına mahkum ederek daha fazla borca batırmak demektir.
Ülkemizde emeklilerin yarıdan fazlası, açlık sınırının yarısına mahkum edilerek çalışmak zorunda bırakılması, burjuvazinin işsizlik yaratma planıdır. Buradaki asıl amaç işsizliği çoğaltarak, emeği ucuza satın almaktır.
Burjuvazinin maliye bakanı Mehmet Şimşek ve mensubu olduğu AKP ile MHP’nin saray hükümeti, bütçeyle ilgili açıklama yaparken, işçilerden ve emeklilerden sömürülerek toplanan vergileri, savaşa, silaha, saraya, çaldıkları paraların faizlerine, cemaatlere, çetelere, yandaşlara ve işçileri sömüren patronlara nasıl paylaştıracaklarını anlatırken, insanlarla resmen dalga geçiyorlar.
İşçilerin ürettiği değerden elde edilen gelirin %95’ini sermaye sınıfı burjuvazi alırken, emeğiyle geçinenlerden vergi alınması, alınterinin gaspı demektir. Yeter artık, alınterimizden gasp edilen vergileri helal etmiyoruz. İşçilerden alınan vergilerin tamamen kaldırılmasını ve işçilerin ücretlerine yansıtılmasını istiyoruz.
Sendikamız BADİS olarak, bütçeyle ilgili her yıl dile getirdiğimiz gibi, bu yılda işçilerden ve emeklilerden sömürülerek toplanacak olan 2025 yılı bütçesinin, burjuvaziye peş keş çekilmemesi ve bütçenin işçi sınıfı kontrolünde, ihtiyacı olan insanlara ve ülke yararına, eşit bir şekilde kullanılmasını istiyoruz.
Değerli ve onurlu işçi yoldaşlarım;
Ülkemizde her türlü zorluklara rağmen, ürettiğimiz marka ürünleri ülkelerinde satan, giyen ve kullanan işçilerin yaşadığı; Lüksemburg’da 2.571, İrlanda’da 2.146, Hollanda’da 2.134, Belçika’da 2.070, Almanya’da 2.050, Fransa’da 1.767 EURO olarak ödenen asgari ücret, ülkemizde markaları üreten işçilere, açlık sınırının altında 464 EURO verilerek emeğimiz gasp ediliyor. Ayrıca bu ülkelerde haftalık çalışma 35 saat’i geçmez iken, asgari ücretle çalışan işçi sayısı yok denecek kadar azken, ülkemizde çalışanların yarısı açlık sınırının altında kalan, asgari ücretle çalıştırılmaktadır. İşçilik maliyeti ise bu ülkelerde %15’i bulurken, bizim ülkemizde sendikalı işyerlerinde dahi %5’i geçmemektedir. Bunun nedeni doymak bilmeyen burjuvazinin, aç gözlülüğünden başka bir şey değildir.
Aynı ülkenin şehirlerinde, ilçelerinde, mahallerinde ve sokaklarında birlikte yaşayan, zorunlu ihtiyaçlarını aynı marketten ve pazardan karşılayan, aynı kirayı, doğalgazı, elektriği, suyu, iletişimi ödemek zorunda kalan, sağlık, eğitim ve yaşam hakkı kısıtlanan, işçilerin ve emeklilerin geçinebileceği ücretin, en az yoksulluk sınırı seviyesinde olmasını istiyoruz.
Masa başında emek harcamadan, yoksulluk sınırının 3 katı maaş alanlar, işçilerin ve emeklilerin açlık sınırının altında nasıl yaşadığını bilemezler. 15 kişilik asgari ücret komisyonun 5’i sözde işçi tarafı, bu 5 kişinin tüm işçileri kapsayacak şekilde, işçi örgütlerinden olması gerekirken, sadece 1 sendikadan çağrılmaktadır. Yapılan 2 toplantıda asgari ücret rakamı dahi gündeme gelmemiştir. Bu nedenle asgari ücret komisyonundaki sözde görevlilerin, imza yetkisi de yoktur. Asgari geçim sözleşmesini imzalama yetkisi, işçi sınıfının etkin gücüdür.
Ülkemizde sürekli gündem değiştirilerek, halkların iradesi yok sayılarak, seçilen belediye başkanları görevden alınarak, yerine biat edecek kayyum atanarak, çocuk ve kadın cinayetleri sürekli gündemde tutularak, uygulanan faşist politikalarla, sivil toplum örgütlerinin hak arama mücadelesi engellenirken, yaratılan işsizlikten, yoksulluktan, çıkardıkları krizlerden ve savaşlardan beslenen sömürü düzeni kapitalizmde, önlenemeyen pahalılığa karşı, üreterek yarattığımız zenginlikten hakkımız olan yüzdelik sadaka değil, en az yoksulluk sınırı seviyesinde, insan onuruna yaraşır ücreti almak için, bütçenin işçi sınıfı kontrolünde, ihtiyacı olan insanlara ve ülke yararına kullanılması için, işçilerin üzerindeki vergilerin tamamen kaldırılması için, yok sayılan halk iradesine sahip çıkmak için, emperyalist rant savaşlarının ve işgallerin son bulması için, burjuva sınıfı kapitalizmin sömürüsüne karşı, işçi sınıfının iktidarı sosyalizm için, işyerlerinde ve yaşam alanlarında, cesareti ve özgüveni olan onurlu yoldaşlarımızla birlikte, halkların kardeşliğini ve gençlerin geleceğe umutla bakmalarını örgütleyerek, vereceğimiz mücadele devam edecektir!
ZİYARETÇİ YORUMLARI
BİR YORUM YAZ