Demokrat Zafer

HÜRRİYETÇİ SELAHATTİN GÜRSES BAŞKAN İLE GÜNDEM EĞİTİM..!!

Aktif Sendikal çalışmaları anlamında adını Bursa ve yurt genelinde duyurmuş olan Hürriyetçi Eğitim Sendikası Bursa 2 Nolu Şube Başkanı ve Hürsen Konfederasyonu İl Temsilcisi Selahattin Gürses ile başta okuyucularımızdan gelen sorulara yanıtlar olmak üzere detaylı bir röportaj gerçekleştirdik.

**** Başkanım bizleri ,ekibimizi şubenizde konuk edip ağırlamış olmanızdan dolayı teşekkür etmek istiyorum.Hürriyetçi Eğitim Sendikası Bursa 2 Nolu Şube’ye yani sizlere konuk olacağımızı sosyal medyadan da paylaşınca oradan da yüzlerce okuyucu sorusu geldi. Sorularımıza geçmeden kısaca sizi tanıyalım isterseniz?

ÇİMENTONUN İLK HARCINI ATANLARDANIZ..!!

—- Bizlere sendikamıza böylesine güzel bir fırsat tanımış olmanızdan dolayı bende sizlere teşekkür etmek istiyorum.Ben Selahattin Gürses, Kırşehirliyim. Yaklaşık 15 yıldır Bursa’dayım. Türkiye’de kendi sosyal yaşamımda ,gençlik hayatımız, üniversite yıllarımız dahil sürekli stk’lar içerisinde yer aldım. Stk yöneticiliği yapmış birisiyim. Hürriyetçi Eğitim Sendikası, İlk doğduğunda fikri hür, vicdanı hür, İrfanı hür eğitim çalışanları dedik.Evet o biziz diyerek Bismillah deyip başlayanlardanız. Bursa’daki kurucumuz, Türkiye’deki kurucularımızdan olan Erol Usta Bey böyle bir süreç başlıyor ne dersin dediğinde bu süreç içerisinde her zaman için sonuna kadar biz varız dedik.Bursa’daki çimentonun ilk harcını atanlardanız.

*** Şimdi de gelelim isterseniz değerli başkanım Hürriyetçi Eğitim Sendikası’nı tanımaya.

FİKRİ HÜR,VİCDANI HÜR,İRFANI HÜR EĞİTİM ÇALIŞANLARININ ADRESİ..!!

—- Hürriyetçi Eğitim Sendikası 1 Ocak 2025 itibarıyla 3. yılını kutlayacak yeni bir sendika. Yeni bir sendika ama fikri her zaman için özgürlükten yana,özgürlükleri özümsemiş üyeyi bir kalıba sokan değil, sadece ve sadece üyenin hak ve menfaatleri ile beraber, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin anayasanın ilk 3 maddesine bağlılığını net bir şekilde ifade etmiştir.Anayasanın ilk 3 maddesi olmazsa olmaz demiş bir sendikadır. Biz bu sendikayı ilk kurmuş olduğumuz gün itibarıyla kurucuların da yer aldığı 20 kişilik ekiple hep şuna inanmışlardı;Fikri hür, vicdanı hür, İrfanı hür eğitim çalışanlarının adresi demişlerdi. Ve bugün sendikamızın mottosunu yazan Süleyman Pekin ağabeyimiz de “Andolsun Hürriyet” demiştir. Biz de yine aynı şeyi söylüyoruz “Andolsun Hürriyet” diyoruz. Eğitim çalışanları hiçbir siyasi angajmanlara sahip olmadan içerisinde olmadan ama tüm siyasilerle görüşebilen görüşebileceği açıklayan bir sendikadır. Çünkü kamu çalışanının hak ve menfaati ancak siyasi partilerin meclisteki görüşmeleri neticesinde olur. O yüzden biz siyasetten uzak kalıyoruz ama şunu söylüyoruz; Biz siyasetin arka bahçesi olmayacağız ,ancak siyaseti kendi istek ve ihtiyaçlarımız doğrultusunda takip etmeye çalışacağız, bütün siyasilerle bu noktada görüşürüz.

AND OLSUN HÜRRİYET DİYORUZ..!!

Kafasında herhangi bir ajandası olmayan kamu çalışanlarının özelde eğitim çalışanlarının hak ve emek mücadelesinde kimsenin etkisi altında kalmadan sadece ve sadece onun doğrularını haykıran bir sendika Hürriyetçi Eğitim Sendikası. Yani şöyle söylüyoruz; Zalim kim olursa olsun, zulüm kimden gelirse gelsin Hürriyetçi Eğitim Sendikası kuruluş felsefesi itibarıyla zalimin ve zulmün net bir şekilde karşısında olacaktır,bu durum dönemsellik arz etmeyecektir.Yani işte bu dönemde olduğu gibi birilerinin arka bahçesi ya da bir siyasi angajmana sahip olarak onların söylediklerine evet ,tamamdır, demeyecek .Çünkü Siyasetle alakalı sınır koymuş bir sendika Hürriyetçi Eğitim Sendikası. Tekraren özellikle bunun üzerine basa basa söylemek istiyorum.Her zaman için siyasilerle de görüşecektir.Mesela en son genel merkezimiz tarafından öğretmenler Günü’nde bir anket yapıldı. Anketin konusu yoksulluk sınırı ile ilgili ,gençlerin evlenmesiyle ilgili,ailelerin geçinmeleri ile ilgili,kaç tane eğitim personelinin evsiz olduğu, kirada oturduğu ile ilgili sorular vardı. Biz bu sorularla alakalı çıkan neticeyi sayın genel başkanımız benim de bulunduğum bir toplantıda İstanbul’da basına verdi,basınla paylaştı. Biz de bu almış olduğumuz sonuçları Bursa’da bütün il başkanlıklarına teslim ettik. Gidip de sadece bir il başkanlığına “buyur işte biz böyle bir sonuç aldık” demedik.Tekrar söylüyorum siyaset ana omurgayı oluşturduğu için ülkede yürütme anlamında mecburen tüm il başkanlıkları ile bu konuyu paylaştık,dosyamızı onlara sunduk.

**** Gelen sorulara baktığımızda öğretmen arkadaşlarımızın yoğun bir şekilde gönderide bulunduğunu görüyoruz.Yeni yeni eğitim öğretim yılının sancılı başlaması en önemli konu gibi gözüküyor.

YANLIŞ OLDUĞUNU SÖYLEDİK VE KAMUOYU OLUŞTURDUK

—- Türkiye’de 2024-2025 eğitim öğretim yılı gerçekten çok büyük bir sancıyla başladı. Sene başında İŞKUR Tarafından çalıştırılan tüm temizlik personeli elemanlarımız kaldırıldı ve işgücü uyum programı adı altında bir yapı getirildi. İşgücü uyum programı şuydu.İnsanlar günlük 588 TL’ye haftanın 3 günü çalıştırılacak ve sadece kişinin o gün çalıştığı kadar sigorta yapılacaktı. Biz bunu ilk günden okullar açılmadan önce bu konuyu anlatmaya başladık. Bunun yanlış olduğunu söyledik. Bu anlamda bir kamuoyu oluşturduk.Bizim için evet eğitim çalışanlarımız çok kıymetli ama çocuklarımız da en az onlar kadar kıymetli. Hatta yine burada basından arkadaşlar vardı Onlara şöyle söylemiştim ve hala da aynı yerdeyim, “Eğer bu programa yeni bir çözüm bulunamazsa Okullarda salgın hastalık riski var” demiştim. Bunu basında paylaştıktan sonra genel merkezimiz ciddi kamuoyu baskısı oluşturdu.Okul aile birlikleri çalıştırdığı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nde eğitim ücretsiz olduğunu söylüyoruz her fırsatta eğitimde fırsat eşitliği vardır tüm çocuklarımız aynı fırsatlardan faydalanmak zorundadır. Ama haftanın 2 günü siz çalıştırın dediğiniz zaman dolayısıyla tabii bunların sağlanması ile ilgili okul aile birlikleri ailelerden para toplamak zorunda kalacaklardı.

BİZ SADECE EĞİTİMLE UĞRAŞMAK ,YAVRULARIMIZA SARILMAK İSTİYORUZ..!!

Veliye ne diyeceğiz ya kayıt parası alacağız ya da aidat payı adı altında söylenecekti. Bir taraftan kesinlikle kayıt parası almayın diyorsunuz ekranların karşısında ama diğer taraftan haftanın iki günü siz idare edin diyorsunuz.Biz okul müdürleri olarak şunu istiyoruz ;Okul idareleri olarak, Öğretmenler olarak biz sadece eğitimle ilgilenelim. Bina boyanacaksa bununla dertlenmeyelim, ya da okulda su tesisatında sorun var biz onunla uğraşmayalım. Biz yavrularımız geldiğinde onlara sarılalım, onlarla daha güzel etkinlikler nasıl yapabiliriz ,sosyal etkinlikleri ne kadar büyütebiliriz biz bunun peşinde koşturmamız lazım. Çok enteresan bir şey oldu, Bakanlık Milli Eğitim Müdürlükleri vasıtasıyla okul idarelerine şöyle bir mesaj geldi. Okullarınızda Sınıflarınızı hazırlayın kitapları sıra üstüne koyun temiz bir şekilde fotoğrafları atın sosyal medyada yayınlansın. Bu algıdan biz inanın usandık. Biz biliyoruz ki okullar temiz değil, biz biliyoruz ki okullar hazır değil.Ben bunu afaki söylemiyorum her gün ben okulları geziyorum. Okul idareleri ile görüştüğümde benim temizlik personelim yeterli sayıda diyen bir okulla karşılaşmadım. Dün bir okula gittim 7 kişi çalışıyor okulda 7’sinide okul aile birliği çalıştırıyor.Ciddi rakamlarda personel giderleri oluyor. Ben bunu kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Ben bunu tekraren söylüyorum Okul aile birliklerini suçlamıyorum. Biz Mahalle mahalle, sokak sokak, ev ev kapıları çalıp da okulda çalışır mısınız diyemeyiz.

Ayrıca bazı okullarda öğretmen arkadaşlarımızın ya da okul idarelerinin kendince istemedikleri öğretmenleri çeşitli soruşturma bahaneleri ile başka okullara gönderdiklerine şahit olduk. O kadar eften püften sebeplerle Öğretmen arkadaşlarımızın yerleri değiştiriliyor ki ben orada sordum tırnak içinde söylüyorum steril okul mu meydana getiriyorsunuz dedim. Kendi çalışacağınız personeli mi seçiyorsunuz biz bunların hepsini sorun olarak gördük ama her şeye rağmen biz çocuklarımızın cıvıltısını duyduğumuz zaman ,onların yüzlerinde o güzel ifadeyi gördüğümüzde,onların ufacık gözyaşlarını gördüğümüzde her şeyimizi unuturuz.Okula girdiğimiz zaman onlarla beraber akşama kadar uğraşırız ama akşamleyin evimize gittiğimizde maalesef enerjimizin kalmadığının net bir şekilde şahit oluyoruz.

**** Yine yıkılan okullar ve bazı okullarda ikili öğrenim yapılması ile ilgili çok sayıda soru gelmiş?

EĞİTİMİN TASARRUFU OLUR MU?

— Tahminim iki buçuk yıl kadar önce Gemlik tarafında bir deprem olmuştu hatırlarsanız. Bu depremden sonra apar topar bir sürü okula yıkım kararı verdiler. Bu karar doğruydu. Çünkü okulların yıkılması gerekiyordu yıkılmasaydı Allah göstermesin deprem hepsini yıkacaktı. Evet yıkılması gereken okullar yıkıldı ama ufak bir sorun var okullar yapılmadı. Şu anda bir sürü okul var yıkılıp da ortada kalan.Soruyoruz niye yapmadınız diye tasarruf tedbirleriyle açıklamaya çalışıyorlar eğitimin tasarrufu olur mu. Buna çözüm bulalım dediler sonra nasıl yapalım okulları taşıyalıma döndüler.A okulundaki öğrenciyi çıkartıp B okuluna taşıyalım. Tamam bunu da kabul ediyoruz dedik.Sonrasında ne oldu biliyor musunuz. Çok eskiden sözler verilmişti biliyorsunuz 2’li öğrenim kaldırılacak diye,şu anda ikili öğrenim artarak devam ediyor. Sabah 07:00’de çocuklarımız okula gidiyor.Akşam saat 19.00’a kadar devam eden ders süreleri var. Sonra bakanlık bir yazı yazdı Dedi ki ders sürelerini valiliklere bırakalım 35 dakikaya indirsinler. Buradan Sayın valime çağrı yapıyorum İstanbul Valisi İlkokul, Ortaokul,Lise fark etmeden hepsini 35 dakikaya indirerek bir uygulamaya gitti. Önümüzde bir örnek var ama Bursa’da okul bazlı 3-5 okulda bu yapıldı ama diğerlerinde yapılmadı.Akşam ezanı okunduktan sonra çocuklar okuldan çıkıyor akşam ezanı okunmadan çocukların okuldan çıkması lazım.Bırakın ikili öğrenimi üçlü öğrenim yapan birkaç okul var. Şunu söylemeye çalışıyorum bunca sıkıntı var okulun binası bitmiş, Arkadaşlarımızla gittik oraya sosyal medyamızda bir çağrı yaptık tamam binaların çoğu yapılmadı ama yapılmış olanların açılmasını becerin bari dedik.

NORM FAZLASI ÖĞRETMEN PROBLEMİ OLDU..!!

Hızlı bir reaksiyon gösterdiler dediğim gibi bizim söylediklerimizi takip ettikleri zaman aslında güzel şeyler yapıyorlar.Biz onlara güzel örnekler veriyoruz, tutular o okulları açtılar. En azından o bölgelerde bir rahatlık sallanmış oldu. Tabii sonuçta ne oldu biliyor musunuz öğretmenlerimizde Norm fazlası diye bir sorunla karşılaştık.Nasıl oldu o durum? Şöyle anlatayım plansızlık,planlama yapmadılar doğru düzgün. Bir bina açılamadığı için o okulda öğrenci sayısı arttı,öğrenci sayısı artınca otomatikman öğretmen ve ders sayısı arttı. Bizim çağrımızla da binaları açtılar öğretmenlerin bir kısmını oraya nakledilince bu sefer kocaman bir problemimiz oldu Norm fazlası öğretmen problemimiz oldu.Arkadaşlarımız okullarının hep yakınlarında evlerini tutmak isterler, çocukları için kreşi vesaire yine yakınlarda düşünürler ve ona göre hareket ederler. Planlamalarını ona göre yaparlar sonra uzun yıllardır resen atama yapmayan Bursa Milli eğitimi dedi ki; Bu sene biz resen atama yapacağız ve başladılar resen atama yapmaya. Ben defalarca uyardım,İl Müdürünü uyardım ,şube müdürlerini uyardım ,genel başkanımız bakanlıkta defalarca bu konuyu dile getirdi.Düşünsenize kişi Geçit’te oturuyor Demirtaş’da Osmangazi Geçit’te Osmangazi Demirtaş’a resen ataması oluyor. Dostlar alışverişte görsün mantığı ile biz işi çözelim ondan sonra problemler olmuş olmamış bakarız görürüz deniliyor. Tabii bunların çoğunun nereden nereye öğretmen gidecek gelecek gibi bir dertleri olmadığından tabii düşünemiyorlar. Gerçekten çok büyük problemler yaşayan çocuklarının eğitimi ile ilgili sıkıntılar yaşayan bu resen atamalarla ilgili çok büyük sorunlar yaşayan aileler var.

*** Öğretmenlik meslek kanununun meclisten geçmiş olmasına rağmen ama işte bu anlamda sıkıntıların hala devam ettiği ile ilgili sorular gelmiş.

ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU’NUN ÖĞRETMENLERE DANIŞILARAK ÇIKARILMASI GEREKİRDİ..!!

— Öğretmenlik meslek kanunu şöyle geçti.Öğretmenle ilgili burada sadece 3 madde var. 21 maddesi yanılmıyorsam akademi ile ilgili. Burada bizi 3 madde ilgilendiriyor. İkisi özlük ile ilgili biri güvenlikle alakalı. Özlükle ilgili bizi ilgilendiren konu şu; Diyor ki kişi 10 yılını doldurur ve sınava girer uzman öğretmenliği alır. Aslında bu uzman öğretmenlik denilen husus tamamen bir miktar ücret artışıdır. Herhangi bir akademik anlamda beceriyi gerektirmez. İkincisi de uzman öğretmen olmak şartıyla 20 yılını dolduran öğretmen sınava girer diyor. Bu arada Başöğretmen sıfatını kullanmaları da burada büyük bir problem de ben buna maaşı daha fazla olan öğretmen diyorum. Maaşı biraz daha fazla alan öğretmen pozisyonuna çıkartacaklar ve bunun herhangi bir emeklilikte avantajı olmayacak. Ama bu konuda Sayın bakanın bir ifadesi oldu ilk ifadesinde Ocak 15’de unvanlarınız ve maaşlarınız artacak demişti. Ama hala daha o ünvanları alamadık ve ne zaman alacağımız da belli değil. Öğretmenlik meslek Kanunu’nda geçen birçok konuda da mesela bize tehdit unsuru var Şunu yaparsanız şu cezayı alırsınız ,kaşınızın üstünde gözünüz var misali şu cezayı alırsınız gibi gibi. Öğretmenlik meslek kanunu meclisten geçerken mecliste sürekli takip ettik muhalefetiyle iktidarıyla tüm vekillerimize ulaşabildiğimiz herkese eksiklikleri anlatmaya çalıştık şurada eksiklikler var dedik burada fazlalıklar var dedik. Hatta Eylül ayında Ankara’da gittik il başkanları nezdinde meclisin önünde bu iş yanlış yapılıyor diye bir de açıklama yaptık.Hatta orada diğer sendikalar da vardı ortak bir açıklama yaptık, eylem yaptık. Amacımız şuydu çıkartıyorsunuz bir kanun en azından öğretmenleri dinleyerek çıkartın. Eğer kanun yazıcılar içeriden olmazsa işi bilmezse bambaşka kanun çıkartabilirler. Okullar içinde aynı şeyler geçerlidir uzun yıllar idarecilik yaparsınız Okul kokusundan uzaklaştıkları için içeride neler oluyor bitiyor onu bilmezler. Biz kesinlikle alandan gelen insanlar tarafından yönetilirsek daha müreffeh bir eğitim ortamı sağlayacağımızı düşünüyorum.

**** Yine mülakatla ilgili ve eğitimde şiddetle ilgili de sorularla çok karşılaştık başkanım.?

MÜLAKAT TÜRKİYE’NİN KANAYAN YARASIDIR..!!

—- Mülakat konusu şöyle aslında Türkiye’nin kanayan yarısıdır mülakat. Yakın zamanda 20.000 sözleşmeli öğretmen atandı geçtiğimiz cumartesi günü. Yetersiz de aslında bu atamalar ama asıl bambaşka bir trajedi var. 240 civarında Türkiye’de komisyon oluşturuldu. Biz dedik ki mülakat zulümdür mülakatla Adalet olmaz, mülakatla hakkaniyeti sağlayamazsınız dedik ilk günden itibaren böyle dedik. Ve sonunda mülakat oldu. Bursa’daki mülakata giren öğretmen adaylarımız KPSS’de aldığı puanı yani 82.30 almışsa 83’e yuvarlandı. Aslında Bursa’daki mülakat Komisyonu KPSS’yi önceleyerek kendi adıma söylüyorum doğru bir İşlem yaptılar. Ama İzmir ne yaptı? 9- 10 -11 puan sınavın üstünde verdi.Erzurum hakeza öyle yaptı. Ankara’da öyle yaptı. Kişi Türkiye’de mülakat açıklanmadan önce atanacak sıradayken ve bu çocuklarımız bu meslektaşlarımız bizim Mülakat açıklandığı günden itibaren mülakatlar iptal edilsin diye her yerde eyleme başladılar. Bizi de bir vasıta ile davet ettiler.

HER TÜRLÜ DESTEĞİ VERDİK

Tamam dedik gittik arkadaşlarımızın durumunu öğrendikten sonra net olarak onlarla beraber Erol Bey’in de dahil olduğu süreçte Milli Eğitim Müdürlüğü’nün önünde bir hafta boyunca her gün belli saatler arasında oturma eylemi yaptık. Sonra bu arkadaşlarımız bize dediler ki Meslektaşlarımız İstanbul’da büyük bir eylem yapmak istiyor bize destek olur musunuz dediler.Bizde destek olacağımızı söyledik. Ne istiyorsunuz dedik. Ulaşım ve kumanya dediler. O desteği vermekten çekinmedik aynı şekilde Ankara’ya gitmek istediklerinde yine Hürriyetçi Eğitim Sendikası olarak, Genel başkanımızın da talimatıyla yerine getirdik. Çünkü bu arkadaşlarımız bizim meslektaşlarımız olacaklar. Ben bu noktada bütün sendikalara sosyal medya aracılığıyla çağrı yaptım bütün siyasi partilere çağrı yaptım gelin bu zulmü hep beraber durduralım dedik. Bizim çağrımıza kulak verip gelen milletvekillerimiz oldu. Orada biz eylem yaparken arkadaşlarımızla gazeteci arkadaşlarımızdan bir tanesi oradaki mağdurlara mikrofon uzattı,şöyle bir şey oldu. Oraya gelenleri biz sonuçta öğretmen adayı olarak gelmişse GBT taraması yapamayız, sen kimsin niye geldin diyemeyiz.

HALA DAHA ETKİSİNDEYİM..

Bir arkadaşımız vardı beni çok etkileyen bir hadiseydi o olayın hala daha etkisindeyim,o arkadaşımız “Üniversitemi bitirdim ,yüksek lisansımı yaptım, 2 yıldır ücretli öğretmen olarak çalışıyorum, vatana millete Baba verdim” gibi bir cümle kurdu.Bu işin doğruluğu yanlışlığı ya da bazı basın organları tarafından bu iş çarpıtılmaya çalışıldı. Bu kişinin üzerinden sanki eyyam yapıyormuşuz gibi oldu ama samimiyetle söylüyorum herhangi bir yere gittiğimiz zaman gelmiş insanlar zaten mağdurlar sen kimsin niye geldin diye soramazsın başta da söyledim ya hep biz şu pencereden bakıyoruz. Zalim kim olursa olsun zulüm nereden gelirse gelsin zalimin ve zulmün karşısında olacağız dedik. Gelen insanları da oraya gelen insanları da yandaşmasın değil misin, bizden misin değil misin diye bakmadık.
CİMER ŞİKAYETLERİ CAN SIKICI BOYUTA VARDI

Şiddet konusuna gelirsek. Eğitim çalışanları olarak çok büyük bir şiddete uğruyoruz başımızda Cimer diye bir uygulama var. Demoklesin kılıcı gibi başımızın üstünde duruyor. Öğrenciye neden ders çalışmıyorsun diyoruz bir bakıyoruz sonra çocuğun psikolojisini bozuyormuşuz diye Cimer’e şikayette bulunuluyor. Ödevini niye yapmadın diyor çocuğumu toplum içerisinde rencide ettin diye Cimer’e yazıyor. Bu durumlar gerçekten öğretmenlerimizi çok etkiliyor.

***Promosyonun hakkaniyetsizliği ile ilgili sorular gelmiş?

ALDIĞIMIZ ÜCRETLER EMEKLİLİĞE ETKİ ETMELİ

—- Biz aslında maaş artışını devletten istemek için varız. Promosyon 3 yılda, 2 yılda bankaların keyfiyetine göre aldığımız rakam. Evet bu kişiyi az da olsa tatmin edebilir. Yani 3 yılda bir aldığınız para için bu kadar sürekli o promosyonu gündeme oturtturmaktansa hükümetten şu anda bizi yöneten siyasetçilerden ücretlerimizin artışını isteyelim. Bankalar sonuçta ne kadar daha fazla kazanırımın derdinde. Bu anlamda biz tabii promosyonlarla ilgili mücadele etmeyeceğiz demiyoruz ama asıl olan bizim mücadelemiz ana maaş kalemimizdeki artışlardır. Bakın uzman öğretmenlik tırnak içinde başöğretmenliği bize veriyorlar ya biz şunu istiyoruz o verdikleri paradan biz emeklilik noktasında avantajlı olalım istiyoruz, biz ek ders ücreti alırız emekliliğe hiç katkısı yoktur. Şu anda Başöğretmen eşi çalışmayan bir arkadaşımız yaklaşık olarak 54 -55 bin lira maaş alır, ama emekli olduğu zaman bu arkadaşımız maksimum aldığı maaş 29 bin lira. Ben şunu da soruyorum o kişi emekli olduğu gün ertesi gün yediği yemek mi değişiyor, giydiği kıyafet mi değişiyor. Mesela emekli olduğu gün arabasının benzinin fiyatı düşüyor mu. Şu anda aldığımız ücretler kesinlikle emekliliğe yansıtılmalı ve emekli olan meslektaşlarımızın meslek büyüklerimizin daha iyi standartlarda yaşaması lazım.

***Başkanım röportajımız bayağı uzadı okuyucularımızın soruları bu kadar son olarak siz neler eklemek istersiniz?

TÜRKÇE VE YABANCI DİL ÖĞRETMENLERİ ÜZERİNDE EKSTRA SINAV YÜKÜ OLUŞMAYA BAŞLADI

—-Benim söyleyeceğim mesela şu anda Türkçe öğretmenleri ve Yabancı dil öğretmenleri ile ilgili onlara ekstra bir sınav yükü oluşmaya başladı.Yazılı sınav v.s ilgili bir sürü sınavlar ortaya çıktı biz onun da çok doğru bir karar olmadığını söylüyoruz.Bu arkadaşlarımız normal eforlarının 3 katı efor sarf ediyorlar.Ve bununla ilgili kesinlikle bir çalışma yapılması lazım Türkçe ve Dil öğretmenlerinin bu işte mağdur edilmedikleri bir çalışma yapılması lazım. Geçen gün bir arkadaşımızla konuşurken dediler ki ne yapmak lazım bunu cazibe merkezi haline getirmemiz lazım dedim.Atıyorum diğerleri 21 saat derse giriyorlarsa onlar 18 saat girmesi lazım bir farklılık yapmamız lazım onlara. Diğer branşları küçümsediğim için değil kimse yanlış anlamasın lütfen ama tabii bu arkadaşlarımıza biraz destek olmamız lazım. Geçende yine bir genelge geldi okullarda 10.000 Kitabın olan yerlere kütüphane yapacağız diye. Bu gayet mantıklı bir şey ama devamında orada atama yapmazsak eğer oradaki Türkçe öğretmenlerini eğitimden geçirip kütüphane görevlisi yapacağız. diye eklemişler.Biz uzmanlık gerektiren bir meslek sahibiyiz, biz öğretmeniz. Ben mesela matematik bilmem rehber öğretmeniyim. Ya da Erol Bey Din kültürü öğretmeni Erol Beye Fizik anlattıramazsınız. Uzmanlık gerektiren meslekler yaptığımız için kesinlikle böyle şeyler kabul edilemez. Şunu da söylemek isterim bizim meslektaşlarımız Kütüphane kitap olduğu için öyle şeyleri angarya diye bakmazlar hepsi koşa koşa gider ama bunu adamın sırtına bir yük olarak yüklerseniz bu olmaz.

BİZİ BİZE BIRAKIN..!!

Biz yıllarca sendikacılık yapıyoruz yıllarca öğretmenler odasındayız Sayın bakanımız geçen yıl bize gözümüze sokarcasına göndermiş olduğu önlükler olmayana kadar onlarca öğretmenimiz okullarda önlüklerini giyiyordu şu anda okullara gidiyorum ben bir tane önlük görmüyorum. Biz önlük giyiyorduk .Ama bizi tekdüze haline gittirmeye çalıştıkları için o zaman bu olmuyor ,bizi bize bırakın, eğitimi eğitimcilere bıraksalar zaten her şey çok daha güzel olacak, eğitimin eğitimcilere bırakılması lazım.Başka başka alanlarda onların enerjisini harcattırırsanız bu olmaz. Bir daha söyleme durumundayım.Velilerimizden gelen Cimer dilekçeleri çok ciddi bir hal aldı ve her şeye soruşturmaya doğru gidiyor bu gerçekten hoş değil.Buna mutlaka bir çözüm lazım.

ÇALIŞMA BARIŞINI SAĞLAMALIYIZ..!!

Ücretli öğretmen yaklaşık 16.000 lira kazanıyor aylık, normal uzman olmamış öğretmen 38 bin lira. Uzman 50.000 lira civarında diğeri 55 bin lira hepsi aynı şeyi yapıyor. Ama aldıkları maaşlar çok farklı bu durumda da Tabii orada çalışma barışının olması zor. Biz bunu her fırsatta dile getiriyoruz malum sendikalar sayısal olarak çok olan sendikalar o sendikalardaki arkadaşlarımız durumun vahametini fark edip ne zaman bu duruma tepki koyarlarsa Maliye Bakanlığının da bizimle ilgili duruşunun değişeceğini düşünüyoruz. Son olarak ben başta tüm ülkemizdeki eğitim camiasının fertleri başta olmak üzere 86 milyon insanımıza Bursa’dan Hürriyetçi Eğitim Sendikası 2 Nolu Şubeden sevgilerimi, selamlarımı gönderiyorum ,esenlikler diliyorum.Diyerek sözlerini tamamladı.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ