Sarıbal: Ormanlardan keçiyi çıkarttılar, müteahhitleri soktular.
CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal Türkiye’nin orman alanlarına ilişkin basın toplantısında şunları dile getirdi;
20 yılda 30 değişiklik
Değerli basın emekçileri, kitaplarda okusak, hikayeler yazılsa, romanlar yazılsa ancak olabilecek şeyler Türkiye’de bir anda oluyor. 19 Ocak, Cumhurbaşkanı kararıyla ülkemizin, sadece ülkemizin değil dünyanın, dünyaya mal olmuş ormanlarımız ne yazık ki tek bir kişinin, Cumhurbaşkanının kararıyla sürekli ormanlık alanından çıkarılıp, başka alanlara yönlendiriliyor.
1956, Orman Kanunu. Bu orman kanunu, 6831 ve 1961 Anayasasında bu kanunun içi dokunulmasın diye çeşitli önlemler alınmış. 1956, 1961 anayasası ve geldiğimiz. 1.956’dan 2002’ye 47 yılda 15 değişiklik olmuş, 2002 sonrası, yani 2003’ten. 2023’e kadar üçe kadar 20 yılda tam 30 değişiklik olmuş. Ne demek bu; Ormanlık alanlar dağıt daraltılamaz. Başka amaç için kullanılamaz. Ama bu iktidar ısrarla sürekli değişiklikler yaparak ormanlık alanları başka amaçlar için kullanmaya devam etmekte.
1981 öncesi ormanların, mülkiyet ya da ormanlık alana dışarılara çıkarılarak başka amaçlar için kullanılmış. Ya da hala içinde tarım vesaire gibi kullanımı varsa 2b’ye dahil edildi. 2b üzerinden yaklaşık olarak 6.4.000.000 dönüm alan 2 B’ye gitti.. Dedik ya sürekli kanunda değişiklikler var. 7 Ocak 2021 yılında aslında 2018’de çıkan bir kanun. 7 Ocak 2021 yılında kanun değişikliğinin gerekleri yerine getirildi. Ve bir yönetmelik yayınlandı. Bu yönetmelik, ormanlık alanların başka alanlara dönüştürülmesiyle ilgili bir yönetmelik. 3413 sayılı Cumhurbaşkanı kararlarına bağlı olarak çıkarlanan bir yönetmelik. O günden bugüne yaklaşık olarak 26 milyon metrekareye alan ormanlık vasfından çıkarıldığı, tek yetkili Cumhurbaşkanı kararıyla başka amaçlar için kullanılmakta.
Son olarak son olarak 19 Ocak’ta yayınlanan şu kararla yaklaşık 13 ilde 13 ilde 5 milyon 800 bin metrekare alan ormanlık vasfından çıkarılarak başka amaçlarla kullanılması için Cumhurbaşkanı kararı alındı. Bu karar doğrultusunda en büyük pay beni benim ilim Bursa’ya düştü. 4 milyon 9 bin metre kare alan yani dekar olarak 4.010 dekar alan ormanlık alandan çıkarılarak başka amaçlarla kullanılması için izin verildi.
Yanan ormanımızın yaklaşık 4 katı
Yine değerli basın emekçileri aslında orman talanı, orman yağması, AKP iktidarının bu ülkedeki yaptığı en büyük yağma düzeninden biridir. En büyük. Talan ve yağma. Daha önce de bunu yapmışlardı. Şunu söyleyelim özellikle. Bir tahsis meselesi var. Maden ocakları nedeniyle tahsis, enerji gerekçeleriyle tahsis, turizm gerekçeleriyle tahsis. Ne demek bu maden, enerji, turizm gerekçe göstererek ormanlık alanların bu amaçlar için tahsisi. Sadece bunlar da değil elbette yol ve buna benzer değişik gerekçelerle tahsis yapılıyor. Yangınlarımız var. Her yıl yangınlar oluyor. Bu tahsis dediğim yani maden enerji, yol, ulaşım, turizm ve benzeri gerekçelerle tahsis edilen alan tahsis edilen alan yıllık; yanan ormanımızın yaklaşık 4 katı kadar arkadaşlar. Yaklaşık 4 katı kadar. Yanan ormanlık alanları siz tekrar ormana dönüştürme şansına sahipsiniz. Yeniden rehabilite edip ağaçlandırıp ormanlık alana dönüştürebilirsiniz. Ama tahsis amaçlı ormandan çıkarılan alanların tekrar ormanlaşması hemen hemen mümkün değil.
Sürekli Ormansızlaştırma
Yani sürekli bir ormansızlaştırma. AKP iktidarı. 2002 yıllarında iktidar olduğunda yıllık Türkiye’nin kereste sanayi, mobilya sanayi ve diğer sanayiler için yıllık kestiği orman miktarı 15.000.000 m. küp civarındaydı, sonra 20 milyona çıkardılar, 24 milyona çıkardılar ve bugün artık biz 40 milyon metreküpleri konuşuyoruz. Değerli basın emekçileri, değerli halkım. Dünyada böyle bir şey yok. Görülmeyen bir orman yok etme modeli bu. Ormanların içini yağmalıyorlar, tıraşlıyorlar. Kesilmemesi gereken ağaçları kesiyorlar. Batırdıkları ekonominin bir boyutunu, ormanlarımızı yağmalayarak katlederek gidermeye çalışıyorlar. 15.000.000 m küp nerede 40.000.000 m küp nerede? Soruyorum. O orman kesimine izin veren mühendis arkadaşlara, bilim insanlarına, bakanlığa, yetkililere soruyorum.
Örnekleri var. Çam fıstığı ormanını, 8 yaşındaki ormana Mustafa Kemal Paşa’da orman vasfını yitirmiştir diye ormanlıktan çıkardılar. 1000 dönümünü TOKİ ile beraber villa yaptılar. Bu iktidar böyle bir iktidar, bu iktidar böyle yağmalıyor, bu ülkenin ormanlarını. En büyük ama en büyük talan şu anda ormanlarımız üzerinden yapılmaktadır. Maalesef.
Müteahhitleri soktular ormanlara keçiyi çıkardılar
Orman köylünü çıkardılar, işten anlamayan insanlara bulup getirdiler daha ucuza çalıştırmak için. Müteahhitleri soktular ormanlara keçiyi çıkardılar. Ve en çok iş cinayetlerinin olduğu alanlar, orman kesimleri bu ülkede. Dikili ağaç kesimi denen bir model getirdiler. Müteahhitlere verdiler ormanları. İnsansızlaştırdılar, hayvansızlaştırdılar ve ormanları kestiler ve kesmeye devam ediyorlar, bugün de yaptıkları iş sürekli artan biçimde bakın tekrar söylüyorum sürekli artan biçimde Cumhurbaşkanı kararıyla ormanlık alanlar orman dışına çıkabiliyor sürekli. Artarak.
Çok daha fazlasını bundan sonra yapacaklar demektir
İlk başladıklarında 500 dönüm, 300 dönüm 200 dönüm ile başladılar. Bugün 13 ilde 5.800 dönümden ya da. 5.800.000 metrekareden bahsediyoruz. Bu ne demektir biliyor musunuz? Çok daha fazlasını bundan sonra yapacaklar demektir. Çok. Daha fazlasını. Neden mi? Çünkü değerli arkadaşlar pisliklerini temizlemeye çalışıyorlar. Önce bu ormanlık alanlara müdahale ettiler. Oralara sanayi kurdurdular, belediyelerle ilgili katı atık depoları kurdular, oralara TOKİ binalara yaptılar. Sorgusuz, sualsiz dinlemeden etmeden. Soru şu, hukuk nerede? Hangi hukuk? Sarayın tekelinde guguğa dönüşmüş hukuktan nasıl bahsedeceğiz? Elbette tenzih ediyorum vicdanlı hakimleri, vicdanlı savcıları sayısı kaç? Hangi hukuk? Tarım bakanlığı nasıl izin veriyor bunlara hangi vicdanla, hangi eğitimi aldılar, babalarının malını mı satıyorlar?
Bursa İl Başkanlığımızın görevlendirmiş olduğu ya da bu alanla ilgili görevli olan il başkan yardımcımızın ve orman üzerinden bilgisi becerisi arkadaşlarımız sahadalar. Çalışmalarını yürütüyorlar. Bursa’da yaklaşık olarak 4010 dekar bu kararla ormanlık alan dışarı dışına çıkarılmış alanın yaklaşık olarak %65’i.
Önce kirlet, önce mahvet, önce yok et…
Çıkarılan alanlar İnegöl, Kestel, Gürsu. Hani pisliklerini temizliyorlar dedim ya. Önce kirlet, önce mahvet, önce yok et. Önce talan et sonra da onu hukuka uydur. Neyle? Kanun değişikliği, meclisteki çoğunluk, Cumhurbaşkanı tek yetkili. Cumhurbaşkanı bundan sonra yetkisini çok daha fazla orman alanının yok edilmesi için kullanacak. Çok net. Çünkü baktığınız zaman istatistiğe ve verilere sürekli artan oranda alan açıyor, sürekli. Inegöl bölgelerine baktığımızda; İnegöl belediyesinin katı atık depolama tesisi, güneş enerji santrali, yapılı bunlar yapılı, yapılmış; taş ocağı, İnegöl mobilya sanayisinin bulunduğu bölge, yani katletmişler zaten bitirmişler, talan etmişler. Şimdi yasadaki değişiklikleri ek 16 maddeyi gerekçe göstererek Cumhurbaşkanına verilen yetki üzerinden alınan kararlarla bu pislikleri temizlemeye çalışıyorlar. Yani İnegöl’de açılan alan yaklaşık 279 dekarlık bir alan burada tamamen net bir şekilde değişik yapılar değişik netlikte alanlar oluşturulmaya çalışılmış.
Şimdi kanunu dolanarak Cumhurbaşkanının aldığı yetkiyle bunları resmileştiriyorlar, yasallaştırıyorlar.
Kestel İlçesi Çataltepe bölgesindeki sanayi, Gürsu Uludağ organize sanayi. Çünkü Bursa’nın her tarafı organize sanayi. Yol, tarım alanları, hazine vesaire gerekçeler göstererek her tarafını organize sanayi yaptılar. Bursa-Ankara yolu üzerinde yol yolun sağ tarafında sanayii genişletmek için yeni bir alan, maki, orman hepsi orda mevcut, hepsi mevcut.
Gürsu ilçesi Dışkaya mahallesi. Dışkaya bölgesi. Dağlık bölge, Samanlı dağları diyebiliriz o bölgeye. TOKİ yapıldı, mermer ocakları var taş ocakları var.
Değerli arkadaşlar, doğa harikası bir bölge. Ve arkadaşlar o bölgede deprem fayı var. Bu yaz 5 defa o fay sallandı, 5 defa. TOKİ yapıldığında itiraz etmiştik. Durdular yaptılar, durdular yaptılar. Hedef dediklerinin üçte birini yaptılar, durdular. Ulaşım yerinden uzak, su sorunu yaşandı, elektrik sorunu yaşandı, yıllarca yol sorunu yaşandı ama “ben yaptım oldu”. Yıllarca önce bitti oradaki. TOKİ. 2014, 2015, 2016. Çok öncesi. Bir deprem bölgesi.
Sırada bekliyorlar
Ve Bursa’daki 4000 m. karelik alanın her hemen 2.700 dönümü burada, Gürsu’da. 2.700 dönüm. Önce bunları bu kararla değiştirecekler. Hazine veya herhangi bir kuruma yönlendirecekler. Sonra da bunu şahıslara satacaklar. Sırada bekliyorlar. Sırada bekliyorlar. Şu anda burada çalışanlar sırada bekliyorlar. Bu nasıl bir iş? Bu nasıl bir vicdansızlık? Oysa dünya ne ile uğraşıyor değerli basına emekçileri, küresel ısınma ve iklim değişikliği. Ya da iklim krizi. Temel gerekçesi ne; karbon salınımı. Karbon salınımının nn büyük yutağı ne; ormanlar. Yani eğer kirlettiğinizi yutacak kadar ormanınız varsa zaten dünyayı bir noktada tutabilirsiniz. İşte iklim. Ankara’dayız. Neredeyse kar yüzü görülmedi. Yılbaşı 16, 17 derece sıcaklıklarla geçti ülkenin bir çok bölgesinde gündüz sıcaklığı.
Ormanı kaybedersek yaşam alanlarımızı kaybederiz
Peki su? Hatırlayın, koca koca kentler. Ekim ayında Eylül ayında neredeyse çok düşük oranda içme suyunun kaldığını yaşadık, gördük. Peki bitki örtüsü, ayvan varlığı, yaban hayatı, doğal denge, çevre temizliği bunlar hak getire… Yani değerli. Basın emekçileri ormanı kaybedersek yaşam alanlarımızı kaybederiz. Ormanlar giderse yağmur ve suyu kaybederiz, karı kaybederiz. Ormanlar giderse yaşam dengesi bozulur, bitkisel üretim modelleri, fauna flora dediğimiz bitkisel varlıklarımız, hayvansal varlıklarımız, yaşam biçimleri. O gördüğünüz çıplak üzerinde hiçbir bitki olmayan kayanın bile çok önemli olduğunu kime anlatacağız biz kuşların, canlıların nefes alma yeri olduğunu? Dünyanın en büyük probleminin küresel ısınma, iklim değişikliği ve iklim krizi olduğunu bilmeyen mi var? İlkokul çocukları artık okula başlamadan bunu öğreniyorlar.
Çünkü onlar yağmalamaya geldiler
Koca koca siyasetçiler koca koca devlet yöneticileri bunu bilmiyorlar mı? İşlerine gelmiyor. Çünkü onlar yağmalamaya geldiler. Talan etmeye, yandaşlarına zengin etmeye. Ne yazık ki bu kararlarla bu ülkenin canını okuyorlar arkadaşlar. Bir taraftan yanlış ve hatalı kesimler bir taraftan ısrarla amaç dışı tahsisler. Ki bütün bu knunlar çıktığında itirazlarımızı yaptık, bir kısmını Anayasa Mahkemesine götürdük. Dikili kesimlerden tutun da bu alanların tahsis açılması üzerinden, tümüne. Öbür taraftan maden, enerji, sanayi konut gerekçeleriyle bu tahsislerin artması. Ve önce tamamen saldırıp, dağıtıp paramparça edip mermer, taş, kireç ve diğer maden ve maden dayalı alanları tahrip edip sonra da bunu kararlaştırma hikayesi tam da bugün yapılan iş, gerçekten bu ülkenin canını oku gerçekten.
Yaşasın Kral
Şu ana kadar 26.000 dönüm Cumhurbaşkanı kararıyla 2018 yılındaki kanun değişikliği, Ek 16. Madde, 7 Ocak 2021’de çıkan yönetmelik ve Yaşasın Kral. Kral ne derse o oluyor.
İtiraz ediyoruz bütün bunlara. Bu yapılan işler doğru değil. Hukuksuzluğun, kanunsuzluğun yasanın hiçe sayıldığı, kanunun hiçe sayıldığı, önce kirlet, önce dağıt sonra yasallaştır hikayesinden artık sıkıldık ve yeter.
Değerli basına emekçileri bu ülkeye ihanet etmek ille de bombaya yağdırmakla olmaz bu ülkenin ormanına, bu ülkenin tarım alanına, bu ülkenin su kaynaklarına bu ülkenin hayvan varlığına, doğasına, florasına, faunasına, bitki çeşitliliğine, çıplak kayasından en verimli arazisine kadar eğer bu dengeyi doğru tutamasak, sahip çıkamasak bu sürece, biliniz ki gelecekte bu topraklarda insanlığın yaşama şansı yoktur.
Bu bozuk düzene karşı mücadeleye ve dayanışmaya çağırıyorum
Elbette umurunda değil. Elbette umurunda değil, iktidarın ve Saray’ın. Ama bu ülke onlara miras kalmadı. Bu ülke emanet ve biz bu ülkede çocuklarımızın insanca onurluca, temiz bir çevrede, temiz bir coğrafyada onurluca yaşamasını istiyoruz. Bizim için orman yeşil, bizim için orman hayat, bizim için orman su, bizim için orman yaşam alanı. Ama onlar için orman rant, kâr, yandaşları zengin etme aracı. Reddediyoruz. Ve kınıyoruz. Bu vahşi iktidara karşı bu talancı, yağmacı iktidara karşı birleşik dayanışmacı mücadeleyi toplumun bütün kesimlerine, çiftçisi, işçisi, emeklisi, mühendisi, doktoru, profesörü, “ben bu ülkede bu topraklarda imzaca yaşamak istiyorum” diyen herkesi bu bozuk düzene karşı mücadeleye ve dayanışmaya çağırıyorum.