Ahmet Koçak yazdı; BURSA’DA GÜZEL ŞEYLER OLUYOR-2
Köşe yazarımız Ahmet Koçak’tan okunması gereken özde bir yazı. Koçak;
Program başladı.
Sunucu Sebahattin ABİ program akışını anlatırken soyadını düşündüm. Ona adı ve soyadıyla hitap ederken yaşınız büyük de olsa “Sebahattin abi” demek zorundasınız.(Bana herkes abi diyecek o ka!) Bu soyadını alan ailesi ne kadar şanslı? “Sayın Sebahattin Abi, sizin bu konudaki fikriniz nedir?” veya “Sebahattin Abi Bey…” Erkekler için sorun olmaz da ailedeki kadınlar için sorun oluyordur; “Sayın Nermin Abi Hanım…”, “Bu günkü konuğumuz Nermin Abi Abla …”
Sebahattin Abi konuşurken onu inceliyorum; parmaklarında çeşitli yüzükler, bileklerinde metal ve meşin bileklikler, büyük siyah bir kol saati, boynunda kolye, kulağının birinde uzun, sallanan küpesi var. Gömleğini pantolonun dışına salmış, üzerine de ceketini giymiş. Uzun mavi desenli gömlek, lacivert ceketin altından sarkıyor. Kravatını da; “boğazımı çok sıkıyor hocam!” diyerekten iyice gevşeten lise öğrencileri gibi yirmi santim aşağı sarkıtmış. Bu onun tarzıdır sanıyorum.
Ben böyle tarz giyinen insanlara hep heveslenmişimdir. Ortaokul, lise ve meslek hayatım boyunca takım elbise giydim. Benim tarzımı devletin kuralları belirledi. Bu tarza alıştım emekli olduktan sonra da değiştiremedim. Spor ve tarz giyinme denemelerim oldu. Kediye bir elbise giydirirsiniz de hayvan rahatsız olur; arka ayağını yana doğru uzatarak titretir ve tekme atar gibi yapar ya, ben de spor giysiler giyince kediler gibi rahatsız olurum.
Neyse, Sebahattin Abi Beye dönelim; onu dinlerken gözüm kravatına takılıyor sürekli. Kalkıp yukarı çekmek geçiyor içimden. Düşünsenize; sahneye çıkıyorum; kravatını yukarı çekip gömleğin yakalarını da düzelttikten sonra göğsüne “bu böyle olacak!” der gibi hafif bir şaplak atıp yerime oturuyorum. Ne kadar komik olurdu değil mi? Böyle komiklikler aklımdan geçse de asla yapmam, tutarım kendimi; enginlere sığarım asla taşmam.
Sebahattin Abi, ünlü bir şair, televizyon ve radyo programları yapan biridir. Programda sadece şiirler seslendirecek olan Hayati Beyi, “Bilirim; Hayati abi beş dakikalık bir programı için üç yüz gün hazırlık yapar. Kendisinden benimle birlikte sunuculuk yapmasını rica ediyorum. Umarım beni kırmaz.” diyerek sahneye davet etti. O da çaresiz kabul etti. Hayati Beyin hazırlıksız oluşundan faydalanarak çok hoş espriler yaparak programı renklendirdi.
Eğitimci- Şair- Yazar Şerife Tekmen TÜRK ile kısa bir söyleşi yaptılar sahnenin bir köşesinde. Şerife Hanım: “1974 Adana doğumluyum. Öğretmen bir babanın kızı olarak mesleğine âşık bir öğretmenim. 2005 yılında evlenerek eş durumundan Bursa’ya geldim. Bir oğlum vardır.” diyerek kendisini kısaca tanıttı.
İlk şiir kitabını bastırırken; “Benim de torunlarıma bırakacak bir eserim olsun” diye düşünerek bastırmış. Hoşuna gidince dörde çıkarmış. Çeşitli kitaplarda denemeleri de yayımlanmış. Yazmak, en büyük tutkusu haline gelmiş.
Ben de ilk kitabımı aynı düşüncelerle bastırdım. Sonra da devam ettim, ediyorum. Söz uçar, yazı kalır demiş atalar; en fazla dört nesil anımsayacak adımızı. Kitaplar bizim gibi fani değildir. Onlar biz öldükten sonra da yaşamaya devam ederler. Bu dünyadaki dikili ağaçlarımızdırlar.
Hayati Bey, Şerife Hanım’ın birkaç şiirini seslendirdi. O seslendirince kitaplarda sessizce bekleyen şiirler canlanır, yükseklere çıkar, dinleyen insanlarda hayranlık hissi uyandırır. Şerife Hanım boşuna, “benim şiirlerimi siz seslendirin Hayati abi” dememiştir.
Saz ekibi, koristler, solistler ve Şef Hilmi Bozdemir anons edildi. Sahnede yerlerini aldılar. Ebru Bayat’la Hilmi Bozdemir ‘Yılları Durduracak’ şarkısını birlikte okudular. Hilmi Bey, çok ender şarkı söylermiş. Bu güne özel kadın şarkıcılara eşlik etti. Şarkı söylerken bir yandan da orkestrayı yönetti, soliste yön verdi. Yılların şefi sadece bir şarkı söyleyemezdi tabii ki. Ben kedisini şarkı söylerken ilk kez dinledim. “Bundan sonra şefliğe devam ederken şarkılar da söylese pek güzel olur” diye düşündüm Hilmi Beyi dinlerken;
“ İyi bir öğretmenden iyi bir yönetici olur. Ülkemizde bu kural çok ender işler. İstisnalar hariç; torpili olan, siyasi görüşü iktidara yakın olan, öğretmenliği beceremeyen öğretmenler yönetici olur. Ben olsam öğretmenliği sevmeden yapan, beceremeyen öğretmenleri okullardan uzak tutar; bürolarda şube müdürü veya bakanlığın diğer birimlerinde görevlendirirdim evraklara bir zararları dokunmaz diye. Günümüzde eğitimin geldiği durum ortadadır. İyi bir müzisyenden iyi bir şef olmuş, çok da güzel olmuş.” düşünceleri geçti aklımdan.
Şarkıların aralarında sunucular ve Şerife Hanım şiirlerini seslendirdiler. Sabahattin Beyin esprilerine salon kahkahalarla güldü. Program bittikten sonra kitap imzalatmak için davetliler sıraya geçtiler. İnsan gerçek dostlarıyla ayakta kalır, ilerler; Şerife Hanım da çok dost biriktirmiş anlaşılan.
Salona baktım Söylemen Bey gitmiş.
Seçim ve geçim bombardımanından bunaldığım bir akşam kitap tanıtım, şiir, şarkı aktivitesine katılmak istedim. Bursa’da güzel şeyler oluyordu ve bu güzellikleri yazmasam olmazdı.25.05.2023
Seçim demişken; BU GÜN CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ VAR. OY VERMEYİ UNUTMAYINIZ LÜTFEN!
ahmet.kocak16@hotmail.com