Demokrat Zafer

Ahmet Koçak yazdı; İKİZ DEPREM (2)

Köşe yazarımız Ahmet Koçak o gizli kalmış ayrıntıyı yakaladı. Koçak;

Çok Veren Maldan, Az Veren Candan

Vatandaşlarımız ekonomik krizle boğuşurken bir de deprem vurdu. Biz bir aileyiz ve aynı zamanda insanlık ailesinin de bir üyesiyiz. Yurdumuzda ve dünya ülkelerinde hemen yardım seferberliği başladı. Kızılay, AFAD benzeri kurumlara güveni sarsılan vatandaşlar kendileri elleriyle yardım götürüp vermek için yollara düştüler. Güvendikleri belediyelere, partilere, insanlara ayni ve nakdi bağışlar yapıyorlar. Para bağışlarını daha çok Ahbap Derneği’ne yapmaya başladılar. Haluk Levent kendi çabalarıyla depremzedeler için, depremin ertesi günü 15 milyon lira yardım parası topladı.

1999 Depreminin yıldızı kuşkusuz AKUT’tu. Bu depremde çok zayıf kalmışlardı zira zayıflatılmışlardı. Bu, hem ülkemiz hem dünya için büyük bir kayıptı. Devlet kurumları gelen yardımları ve kurtarma ekiplerini organize etti. Ve dört günün sonunda sızlanmalar azalmaya başladı. Sosyal medya depremzedeleri konuk etmek isteyenlerin ilanlarıyla doldu taştı. Var olsunlar. Dünya ülkeleri bölgeye arama, kurtarma ekipleri yolladı. Çok can kurtardılar, kurtarmaya devam ediyorlar. Bir kadın vatandaşımız, kız kardeşini kurtaran Alman ekibe minnetle sarıldı. İnsanlar güzel! İnsanlık güzel!…

Sembol resimler,  olaylar ve söylemler de medyada yerini aldı;

*Ölen kızının elini bırakmayan çaresiz baba,

*Kuşuyla birlikte kurtarılan bir çocuk,

*“Hastanede bir baksınlar sonra su içerim” diyen beş yaşında bir çocuk,

*Yarısı göçük altında beyaz bir köpek,

*“Sınav kâğıdı boş” diye isyan ve istifa eden kadın spiker,

*Feryat figan ağlayarak derdini anlatan bir vatandaşa umarsızca arkasını dönmüş telefonuyla oynayan siyasetçi,

*“Salanızı okuyoruz” der gibi göçük altında canlı insanlar varken okunan salalar,

*Camide bekleyen depremzede çocuklar için cami imamının çizgi film açması,

* Ay yapım setlerini iptal edip karavan, jeneratör, ışık gibi malzemelerini deprem bölgesine göndermesi,

* Göçükten çıkarılan yaralılar sessizce ambulansa götürülmesi gerekirken bağırarak tekbir getirilmesi,

*Bir doktorun insanları sessiz olmaları konusunda uyarması,

Biri kurtarıldığında Allahu Ekber diye bağırılmaz. Şükürler olsun denilir. Allah’a hamdolsun denilir. Allahu Ekber denilmez. Çünkü o savaşta ve kurban keserken denilir. Bıktık cahilliğinizden.” diyen Cemil Kılıç

*Ekibiyle yardıma gelmiş İmamoğlu’na; “sayın başkan hoş geldiniz. Zor günümüzde yanımızda olduğunuz için çok teşekkür ederim” demesi gerekirken; “İngiliz ajanı! Defol! Defol!” diye bağırarak azarlayan, Anadolu’nun kadim konukseverlik özelliğini unutmuş bir kadın siyasetçi…

Can pazarında kim bir can kurtarırsa, kim bir cana dokunursa teşekkür edilmesi gerekmez mi? Ne gerek var böyle çirkinliklere…

Biri: “Hani, sokaklarda sıra sıra yürüyüş yapan tarikatçılar nerede?” diye sormuş.

Başka biri yanıt vermiş: “Tarikatların deprem için bir çalışmasını duydunuz mu? Bitmeyen çorba ikram etmelerinin tam sırası değil mi?”

Başka biri dayanamamış: “Göremezsiniz, duyamazsınız; giydikleri beyaz Arap kıyafetleri bu işler için uygun değildir. Toz olur, çamur olur sonra. Onlar nalıncı keseri gibi hep almaya programlanmışlardır. İstiklal Savaşı’nda da yoklardı zaten.” yazmış.

“Manisa’dan bir tarikatçı depremi doğuya yönlendirdiğini söylemişti. Yoksa deprem onun yüzünden mi bu bölgeye geldi? Madem gücün var neden “gelme” demedin yazmış başka bir vatandaş?

Yağmacıları yakalayan polis ve askerlerin onları sopalarla, kemerlerle dövdükleri videolar izledik. Onlara: “elleriniz dert görmesin” diyenler olduğu gibi, “polis ve asker ceza veremez. Yakaladığı zanlıları mahkemeye sevk eder. Cezayı mahkemeler verir. Burası ilkel kabile devleti mi yoksa hukuk devleti mi?” diye itiraz edenler oldu. Ben de ikinciler gibi düşünenlerdenim. İnsanlara işkence etmek doğru değildir. Ya hiçbir suçları yoksa nasıl telafi edilecek?

Yazıyı yazdığım sırada bilinen can kaybı Gölcük depremini geçmişti. Bazı uzmanlara göre kayıplar yüzbinleri bulacak maalesef. Birçok il haritadan silindi. Çok acıydı, içimizi çok acıttı. Bu acı ve travması Gölcük Depremi gibi sürecek, uzun yıllar sarsıntısını yaşayacağız. Bir daha böyle acı yaşamayalım, temennisinden başka ne gelir elden?

Olayın sıcaklığı ile bölgeye yardım yığıldı. Var olsun Türk milleti, var olsun tüm insanlık. Umalım ilgi hep taze kalsın; yardım ve destekler, o bölge insanı ayağının üzerine basana kadar devam etsin. GEÇMİŞ OLSUN TÜRKİYEM!

ahmet.kocak16@hotmail.com

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ