Hibya, müzisyen Yuri Ryadchenko’yu ağırladı
Hibya Haber Ajansı stüdyolarında Nilgün Serimoğlu moderatörlüğünde ‘Güncel’ yayını hibya.com ve Hibya ağında gerçekleşti.
Hibya, ‘Güncel’ programında müzisyen-prodüktör Yuri Ryadchenko’yu stüdyosunda ağırladı.
Sohbet havasında gerçekleşen yayında ‘müzisyen-prodüktör Yuri Ryadchenko’nun müziğe başlama hikayesi’ ‘ müzikleri ve besteleri konuşulan konular arasında yer aldı.
“İnsan kendi yeteneğini anlayamaz”
Müziğe başlama hikayesini anlatan Yuri Ryadchenko, “Ukrayna’nın Herson kentinde doğdum Orada müziğe başladım. Çocuk korosunda beni solist olarak seçtiler. Karşıdan sesim duyuluyor ve benim çok hoşuma gidiyordu. Daha sonra müzik okuluna yazıldım.” dedi.
“İnsan kendi yeteneğini anlayamaz.” diyen Ryadchenko, “Öyle doğduğun için fark edemiyorsun. İnsan diyor ki ben çok yetenekliyim. Nereden biliyorsun?” ifadesini kullandı.
Yuri Ryadchenko, müzik ve sanatın kendisi için özgür bir alan olduğuna dikkati çekerek, “Müzik ve sanat benim için özgür bir şey. Orada kendini ifade edebiliyorsan kendine güveneceksin. Tabiki bazı şeylerin kuralları var. Ama o özgürlük olmalı.” şeklinde konuştu.
Birçok enstrüman çaldığından bahseden Yuri Ryadchenko şunları kaydetti:
“Gitara çok ilgim var. Benim bir stüdyom var. Ben aranjman yaparken çok nadiren bir müzisyenden hizmet alıyorum. Keman lazım olursa arkadaşlarıma danışıyorum. Sadece keman ve neyden yardım alıyorum.”
Türkiye’de koma olduğu için müziklerde detone olduğunu sandığını söyleyen Ryadchenko, “Türkiye’nin müziği pop özellikle halk müziği hep detone var. Çünkü koma var. Artık komaları yapabiliyorum.” diye konuştu.
Moderatör Nilgün Serimoğlu ise yabancıların bu durumu çok yadırgadığını dile getirerek, sonradan hoşlarına gittiğini belirtti.
Birçok orkestra ve ünlü isimlerle çalıştığını ifade eden Yuri Ryadchenk, “Fatih Erkoç ile beraber sahneye çıktık. TV programlarına katıldım. Benim için Fatih Erkoç büyük bir okul oldu. Tonlarca enstrüman çalıyor. Birkaç yıl böyle geçti.” dedi.
Müzisyen-prodüktör Yuri Ryadchenko verdiği derslerden bahsederek şöyle devam etti:
“Bana derste getiriyorlar ben bakıyorum o bestede hatalar var ama kulağa iyi geliyor. Şimdi o yanlışlık bana enteresan geliyor. O yüzden sadece tamam diyorum. O zaman onların yazdığı şey anlam kazanıyor. Bütün bu 16 yıl boyunca kimse doğru dürüst kulakla uğraşmadı. Biz dünyaya geldiğimiz zaman bilgi biriktiriyoruz. Ve konuştuklarımızı anlamaya başlıyoruz. Sonra konuşmaya cevap vermeye başlıyoruz. Sonra o çocuğa biz diyoruz ki harf böyle yazılır böyle çizilir. Müziği öğrenmek istediğimizde önce notalar öğretiliyor. Benim başlattığım dersler kulaktan. Her notanın kendi pozisyonu ve kendi hissi var. Böyle yavaş yavaş insana anlatıyorum sonra çalmaya başlıyoruz. İki dersten sonra bütün notaları çözüyor. Ben şarkıyı değil, müziği öğretiyorum.”