Demokrat Zafer

SADECE “KADIN” OLMAK KENDİ BAŞINA ÇOK ÖZELDİR

Psikosentez Yaşam Koçu Cangül Soydemir’e göre en büyük özgürlük “İç Özgürlük”tür. Kendi içinde dengeyi ve iç barışı bulan kadın özgüvenli olur, kendisine dayatılan “sözde imaj”ların esiri olmaz diyor Soydemir ve ekliyor ” Ona dayatılan güzel kadın, başarılı kadın, iyi anne, iyi eş kalıplarını umursamaz. Tam tersi kendi ‘özgün kimliğini’ yaratmaya çalışır. O özgünlüğün içinde yaratır gücünü. Gücü katılık, sertlikle değil kadına has yumuşak ama kararlı bir duruşla ortaya koyar”

Kadınlık kavramına yıllarca bir çok unvan eklendi. İş hayatında kadın, kariyer yapan kadın, yönetim kurulunda kadın be daha niceleri. Ayrıca bu unvanları daha çok çalışarak hak etmesi beklendi. İş yerinde çok çalışması gerekirken aynı zamanda evde de mükemmel bir anne ve eş olması gerekiyordu. Tüm bunlarla beraber kadın olmanın görsel kalıpları çoktan belirlenmişti. Her zaman bakımlı, ince ve güzel olmalıydı.  Bir imaj oluşturulmuştu ve  kadın o imaja oturmalıydı. Aksi takdirde güzel, başarılı bir kadın olamazdı. Tüm bunlar kadını İÇ’te böldü; parçalara böldü diyor Psikosentez Yaşam Koçu Cangül Soydemir ve ekliyor “Kabul edilen imaja uymaya çalışan parçası, anne olan parçası, iş kadını parçası, eş olma parçası… Her bir parça bir başka  yöne  çekerken onu, gerçek varlığını yitirdi kadın. Oysa kadın olmak, sadece kadın olmak kendi başına çok özeldir. Derin hisler taşır o, içgüdüleri güçlüdür, şefkat duygusu mükemmeldir, aynı anda bir çok şeyi düşünüp yapabilir, empati gücü yüksektir”

Peki nasıl oluyor da etrafta bu kadar kadın tacize uğruyor, küçük görülüyor, darp ediliyor?  Hele de bunların içinde çok sayıda eğitimli ve kariyer yapan kadınlar olmasını  nasıl açıklamalı?

Anlaşılması daha da zor olanı ise, kendilerine bir biçimde zarar veren bu erkeklerle ilişkiye devam etmeleri. Yani kendilerine zarar verilmesine bir anlamda izin vermeleri hem de maddi manevi olarak buna zorunlu değilken…”Buradaki ana sorunun,  kadının özellikle bizimki gibi baskının fazla olduğu toplumlarda, gücü ağırlıkla DIŞ’ta araması olduğunu düşünüyorum. Daha  çok çalışarak, daha büyük hırsla salt dıştaki güce tutunmanın kalıcı olmadığımın farkına varmaması ve bu aşırı çabanın onu İÇ’te  güçsüzleştirdiğini idrak edememesi. 

SADECE “KADIN” OLMAK KENDİ BAŞINA ÇOK ÖZELDİR

Psikosentez Yaşam Koçu Cangül Soydemir’e göre en büyük özgürlük “İç Özgürlük”tür. Kendi içinde dengeyi ve iç barışı bulan kadın özgüvenli olur, kendisine dayatılan “sözde imaj”ların esiri olmaz diyor Soydemir ve ekliyor ” Ona dayatılan güzel kadın, başarılı kadın, iyi anne, iyi eş kalıplarını umursamaz. Tam tersi kendi ‘özgün kimliğini’ yaratmaya çalışır. O özgünlüğün içinde yaratır gücünü. Gücü katılık, sertlikle değil kadına has yumuşak ama kararlı bir duruşla ortaya koyar”

Kadınlık kavramına yıllarca bir çok unvan eklendi. İş hayatında kadın, kariyer yapan kadın, yönetim kurulunda kadın be daha niceleri. Ayrıca bu unvanları daha çok çalışarak hak etmesi beklendi. İş yerinde çok çalışması gerekirken aynı zamanda evde de mükemmel bir anne ve eş olması gerekiyordu. Tüm bunlarla beraber kadın olmanın görsel kalıpları çoktan belirlenmişti. Her zaman bakımlı, ince ve güzel olmalıydı.  Bir imaj oluşturulmuştu ve  kadın o imaja oturmalıydı. Aksi takdirde güzel, başarılı bir kadın olamazdı. Tüm bunlar kadını İÇ’te böldü; parçalara böldü diyor Psikosentez Yaşam Koçu Cangül Soydemir ve ekliyor “Kabul edilen imaja uymaya çalışan parçası, anne olan parçası, iş kadını parçası, eş olma parçası… Her bir parça bir başka  yöne  çekerken onu, gerçek varlığını yitirdi kadın. Oysa kadın olmak, sadece kadın olmak kendi başına çok özeldir. Derin hisler taşır o, içgüdüleri güçlüdür, şefkat duygusu mükemmeldir, aynı anda bir çok şeyi düşünüp yapabilir, empati gücü yüksektir”

Peki nasıl oluyor da etrafta bu kadar kadın tacize uğruyor, küçük görülüyor, darp ediliyor?  Hele de bunların içinde çok sayıda eğitimli ve kariyer yapan kadınlar olmasını  nasıl açıklamalı?

Anlaşılması daha da zor olanı ise, kendilerine bir biçimde zarar veren bu erkeklerle ilişkiye devam etmeleri. Yani kendilerine zarar verilmesine bir anlamda izin vermeleri hem de maddi manevi olarak buna zorunlu değilken…”Buradaki ana sorunun,  kadının özellikle bizimki gibi baskının fazla olduğu toplumlarda, gücü ağırlıkla DIŞ’ta araması olduğunu düşünüyorum. Daha  çok çalışarak, daha büyük hırsla salt dıştaki güce tutunmanın kalıcı olmadığımın farkına varmaması ve bu aşırı çabanın onu İÇ’te  güçsüzleştirdiğini idrak edememesi. 

SADECE “KADIN” OLMAK KENDİ BAŞINA ÇOK ÖZELDİR

Psikosentez Yaşam Koçu Cangül Soydemir’e göre en büyük özgürlük “İç Özgürlük”tür. Kendi içinde dengeyi ve iç barışı bulan kadın özgüvenli olur, kendisine dayatılan “sözde imaj”ların esiri olmaz diyor Soydemir ve ekliyor ” Ona dayatılan güzel kadın, başarılı kadın, iyi anne, iyi eş kalıplarını umursamaz. Tam tersi kendi ‘özgün kimliğini’ yaratmaya çalışır. O özgünlüğün içinde yaratır gücünü. Gücü katılık, sertlikle değil kadına has yumuşak ama kararlı bir duruşla ortaya koyar”

Kadınlık kavramına yıllarca bir çok unvan eklendi. İş hayatında kadın, kariyer yapan kadın, yönetim kurulunda kadın be daha niceleri. Ayrıca bu unvanları daha çok çalışarak hak etmesi beklendi. İş yerinde çok çalışması gerekirken aynı zamanda evde de mükemmel bir anne ve eş olması gerekiyordu. Tüm bunlarla beraber kadın olmanın görsel kalıpları çoktan belirlenmişti. Her zaman bakımlı, ince ve güzel olmalıydı.  Bir imaj oluşturulmuştu ve  kadın o imaja oturmalıydı. Aksi takdirde güzel, başarılı bir kadın olamazdı. Tüm bunlar kadını İÇ’te böldü; parçalara böldü diyor Psikosentez Yaşam Koçu Cangül Soydemir ve ekliyor “Kabul edilen imaja uymaya çalışan parçası, anne olan parçası, iş kadını parçası, eş olma parçası… Her bir parça bir başka  yöne  çekerken onu, gerçek varlığını yitirdi kadın. Oysa kadın olmak, sadece kadın olmak kendi başına çok özeldir. Derin hisler taşır o, içgüdüleri güçlüdür, şefkat duygusu mükemmeldir, aynı anda bir çok şeyi düşünüp yapabilir, empati gücü yüksektir”

Peki nasıl oluyor da etrafta bu kadar kadın tacize uğruyor, küçük görülüyor, darp ediliyor?  Hele de bunların içinde çok sayıda eğitimli ve kariyer yapan kadınlar olmasını  nasıl açıklamalı?

Anlaşılması daha da zor olanı ise, kendilerine bir biçimde zarar veren bu erkeklerle ilişkiye devam etmeleri. Yani kendilerine zarar verilmesine bir anlamda izin vermeleri hem de maddi manevi olarak buna zorunlu değilken…”Buradaki ana sorunun,  kadının özellikle bizimki gibi baskının fazla olduğu toplumlarda, gücü ağırlıkla DIŞ’ta araması olduğunu düşünüyorum. Daha  çok çalışarak, daha büyük hırsla salt dıştaki güce tutunmanın kalıcı olmadığımın farkına varmaması ve bu aşırı çabanın onu İÇ’te  güçsüzleştirdiğini idrak edememesi. Oysa en büyük ve kalıcı güç İÇ’tedir. En büyük özgürlük İÇ ÖZGÜRLÜK’tür. Kendi içinde bütünlüğünü sağlayabilmiş bir kadın hiçbir erkeğe kendine zarar verme fırsatı vermez. Kendi içinde dengeyi ve iç barışı bulan kadın  özgüvenli olur. Kendi özgünlüğünün içinde Özgürdür o. Kalbini ve içindeki yumuşak duyguları ihmal etmeden, kadına özgü inceliğin içinde yakalar başarıyı. Kadın olmak çok güzeldir, özeldir ve değerlidir”

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ