1. Dünya Savaşı’nda, Osmanlı adına savaşan bir Arap subay
MEHMET BAYER – TARİH – HİBYA – Mekke’de 1879 yılında dünyaya gelen, 1903 yılında Şam Harp Okulundan mezun olan Ali Durmuş Bey (Özakıncı) 1. Dünya Savaşı boyunca Osmanlı’nın Ortadoğu topraklarını savunmak için mücadele ederken, Anadolu’da başlayan işgallere karşı Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde ortaya çıkan milli direnişe de katılarak cepheden cepheye koştu.
Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Resul Yavuz, HİBYA muhabirine yaptığı açıklamada, Ali Durmuş Bey’in kısa notlar alarak bir hatıra oluşturduğunu söyledi.
Osmanlı Devleti’nin 1. Dünya Savaşı’nda 5’iOrtadoğu topraklarında olmak üzere toplam 8 cephede İtilaf Devletleri’ne karşı4 yıl devam eden mücadelenin içine girdiğini, savaşın 1918 yılının sonbahar başlarında sona erdiğinde, seferber edilen Osmanlı askerlerinin önemli bir kısmının evlerine dönemediğini, dönen şanslı askerlerin ise Anadolu’da başlayan işgallere karşı Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde ortaya çıkan milli direnişe katılarak, tekrardan cepheden cepheye koşmaya devam ettiğini aktaran Yavuz, Ali Durmuş Bey’in de sayısı 100 binlerle ifade edilen bu askerlerden sadece birisi olduğunu duyurdu.
Yavuz, Ali Durmuş Bey’in Şam Harp Okulu’ndan mezun olduğunda, Osmanlı Devleti’nin Ortadoğu topraklarında başta İngilizlerin yıllar boyu devam eden bölgeye nüfuz mücadeleleri olmak üzere, Türk yönetiminden ayrılarak bağımsız bir oluşum gerçekleştirmek isteyen ayrılıkçı Arap örgütlerinin gizli çalışmalarıyla mücadele eder bir halde olduğuna işaret ederek, ”Ali Durmuş Bey, harp okulundan mezun olduktan sonra görevli bulunduğu Hicaz’dan Yemen’e gönderilen birlikler arasında genç bir teğmen olarak kısa notlar alarak bir hatıra tutmuştur. Hatırasında, kendisinin de içinde bulunduğu birliğin, Yemen’e sevk edilen birçok askerle beraber uzun süren bir yolculuk yaptığını ve bu yolculuk sırasında büyük sıkıntılar çektiklerini ifade etmektedir. Ali Durmuş Bey bu durumu, ‘…Askerlerin çoğu takatten düşmüş bir halde daha isyan bölgesine varamadan can vermekteydi.’ cümleleriyle ifade etmekteydi.” dedi.