Demokrat Zafer

Gıda sektöründeki fahiş fiyat artışları bitecek mi?

Artan gıda fiyatlarıyla ilgili açıklamalarda bulunan TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Serkan Durmuş, ”İçinde bulunduğumuz pandemi süreci dolayısıyla ülkeler ürettiklerini kendi içinde kullanmak adına stok yapmaya başladı. Bu da piyasadaki gıda üretiminde eksikliğin ortaya çıkmasına neden oldu. Özellikle bizim gibi ithale dayalı bazı gıda ve tarımsal ürünlerde, pandemi dolayısıyla fazla para politikası enflasyonun yükselmesine bir ortam oluşturdu. Piyasa denetim kontrolleri daha aktif halde yapılmalıdır. Artan bir üretimde piyasa değerleri de düşecektir. Bunun içinde planlı bir tarım politikasına gerek duyuluyor. Şimdi iki ürün kaleminde piyasa, denetimlerle bir yere kadar tutulsa da uzun vadede çözüm için daha fazla üretimin yapılması şart” dedi.

SEMA ÜSTÜNTAŞ  / BURSADA BUGÜN   bursadabugun.com

Türkiye, gıda sektöründe birçok ürünü ithal olarak aldığı için pandemi sürecinde yaşanılan sıkıntılar tezgahtaki fiyatları katladı.

Denetimlerin sıklaştırılmasıyla piyasanın kontrol altına alınması gerektiğini söyleyen uzmanlarsa, uzun vadede bir çözüm için ülkedeki yerli üretimin artırılmasının şart olduğunu vurguluyor.

”PİYASA DENETİM KONTROLLERİ DAHA AKTİF OLARAK YAPILMALIDIR”

TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Bursa Şube BaşkanıSerkan Durmuş, ”Gıda; halkı ve cebimizi ilgilendiren en önemli konulardan bir tanesidir. Cumhurbaşkanımızın geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamalar hükumetin de bu konudaki hassasiyetini bizlere gösteriyor. Fiyatların çok yüksek seyrediyor olmasına yönelik yapılacak olan politikaları, gıda mühendisi olarak olumlu görüyorum. Gıda fiyatlarının neden yükseldiğine bakmamız gerekiyor. İçinde bulduğumuz pandemi süreci dolayısıyla ülkeler ürettiklerini kendi içinde kullanmak adına stok yapmaya başladı. Bu da piyasadaki gıda üretiminde eksikliğin ortaya çıkmasına neden oldu. Özellikle bizim gibi ithale dayalı bazı gıda ve tarımsal ürünlerde, pandemi dolayısıyla fazla para politikası enflasyonun yükselmesine bir ortam oluşturdu. Üreticinin yeteri kadar üretememesi, fırsatçıların yarattığı fiyat dalgalanmaları, gelir seviye düşüklüğü, ambalaj malzemeleri ve temel girdi maliyetlerinin artması dolayısıyla piyasa gıda fiyatları da etkilenmiş oldu. Kısa bir süre içerisinde küçük dokunuşlarla hallolabileceğini düşünmüyorum. Bütün bu etmenler uzun bir zaman içerisinde yayılarak meydana çıktı. Şimdi iki ürün kaleminde piyasa, denetimleriyle bir yere kadar tutulsa da uzun vadede çözüm için daha fazla üretimin yapılması şart. Kendi kendine yetebilecek tarımsal alt yapıya sahip olmamız lazım. Bunun içinde çiftçinin desteklemesi gerekiyor. Çiftçi üretme potansiyelinde olup, tarımsal girdi maliyetlerini ucuzlatarak daha fazla üretime teşvik edilmeli. Piyasa denetim kontrolleri daha aktif halde yapılmalıdır. Düşük fiyata ürün satan bir kişi, pazardaki fiyatları değerlendirdiğinde çok fahiş fiyatlı ürünler gördüğünü söylüyor. Bu yüzden aracının çok iyi kontrol altına alınması, ithale dayalı tarım ve gıda politikasından planlı bir şekilde kendi içerisinde üreten bir toplum haline dönüşmeliyiz. Küresel iklim değişimi, özellikle tarım ve gıda üretiminde bir takım etkilere konu oldu. Verimlilik düştü. 2050 yılına doğru sıcaklıkların çok daha artacağı ve tarımsal üretimlerin azalacağı yönünde bilim dünyası önemli açıklamalarda bulunuyor. Burada dünya olarak, hep birlikte yapmamız gereken çalışmalar var” dedi.

”KENDİ KENDİMİZE YETEBİLEN BİR TOPLUM DEĞİLİZ, İTHALE BAĞLIYIZ”

Durmuş, ”Üretici çok uygun miktarlarda, ucuz maliyetlerle ürünü piyasaya sunmak zorunda kalıyor. Orada malı bekletme veya depolama şansı yok. Halci bu ürünü aldığında işin içine bir de nakliye, işçilik kısımları dahil ediliyor. Birebir maliyetler hesaplansa da üzerine ekstra masrafların olduğunu biliyoruz. Bizim hal alt yapılarımızdan, depolama ve muhafaza koşulları gereği meyve ve sebzelerin bir kısmının fire verildiğini biliyoruz.  İşin market, pazar kısmına gelince bu yıl mevsiminde 10 liranın altında meyve yiyemedik. Sebeplerini araştırdığımızda üretim verimindeki düşüş, artan maliyetlerin etkilediğini görüyoruz.  Hal böyle olunca 50 kuruşluk bir domatesi, pazardan 4-5 liraya satın alıyoruz. Bizim geçmişte olduğu gibi üretici kooperatiflerini devreye sormamız gerekiyor. Üretimden direkt sahaya yani halka ürünü ulaştıran bir mekanizmayı oluşturmalıyız. Geçmişteki avantajlı konuları değerlendirip tekrardan gündeme alıp, piyasa denetimlerinin ve üretimin teşvik edilmesiyle birlikte hayata sokarsak ancak o zaman gıda fiyatları düşer. Artan bir üretimde tabii ki piyasa değerleri de düşecektir. Bunun içinde planlı bir tarım politikasına gerek duyuluyor. Nereye, neyin dikilebileceğini biliyor olmalıyız. Şu an en büyük yapılan yanlış, bir yıl domates para ederken bir sonraki yıl zarar ediyor. Mesela bu dönemde Karacabey’de üretim yapan karpuzcuların yüksek fiyatlardan dolayı ciddi anlamda yüzleri güldü. Geçen yıl ise römorklardan karpuzları çöpe dökmüşlerdi. Eminim ki bu yıl karpuzun para ettiğini bilen üreticilerimiz, plansız bir şekilde bol miktarda karpuz ekimi yapacak. Önümüzdeki yıl belki de karpuz bolluğu yaşayacağız. Çiftçiden 40 kuruşa aldığı domates, tarımsal problemler sonrasında 1 liraya satılabiliyor. Bu yıl salça fiyatları çok yükseldi. Ayçiçeği yağı geçtiğimiz yıla oranla yüzde 85 oranında fiyat artışı yaşadı. Kendi kendimize yetebilen bir toplum değiliz, ithale bağlıyız. Dolara endeksli ürün alıyoruz. Gümrük vergilerini düşürmemize rağmen ayçiçeği yağı ham madde fiyatlarını düşüremiyoruz. Bunların tamamı için Tarım Bakanlığı ve ilgi kurumlar tarafından değerlendirilip hep birlikte hareket edilerek düzeltilebilir” şeklinde konuştu.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ